Ya sen?Uyanmanın zamanı geldi ve geçiyor çoktan.Bak şimdi sen kendi içinde fırtınalar kopartıyorsun bense kendi içimde ağıtlar yakmaktayım. Üstelik senden çok uzak ve habersizce.Kuytu köşelere çekildim ışıkları söndürüp perdeleri sımsıkı kapattım Neden mi? kimseler ağladığımı,çığlığımı hıçkırıklarımı duymasınlar diye.İçim acıyor hasret yangınların-dayım yine eskisinden zor günler yaşıyorum.Sanırsın/ki nefes alamıyorum.Koskoca dünyanın içindeyken kabirde yaşıyor gibi dar odalar-dayım bu gece.Hiç bir şeyde gözüm yok ne süste ne lükste nede eğlence çünkü; sensiz her şey işkence. Tutkulu aşk sözlerini ezberlemişti yüreğim,dilime nakşetti ama hepsini bu gece unuttu gözyaşları girdabında en dibe çöktü... Her şey nasıl sessiz mum ışığı dahi yok söndü iki kıvılcımken yanmadan söndük küle döndük belkide yele karıştık peki neden? Neden ikimiz aynı yoldayken ayrı kolları seçtik aslında belkide sen kolayı seçtin acımasızca ardına bakmadan çekip gittin Ya şimdi ne olacak ne değişecek... şu sonu muamma olan yarınlarımıza ne katacak? Hep derim ya ancak bir türlü sonunu getirmediğim cümleler var ya dün tecrübe yarın ise boş endişe bu anı günü bile demezken sadece anı yaşamak tek gerçek.Ancak sağlam temeller kurulursa gelecek yarınlar adına ve sağlam bir düğüm atılırsa işte o zaman o temel yıkılmaz düğüm çözülmez demek isterdim ya...sustum Hani nerede Yusuf’un nerede o büyük sevdası sevgisi Züleyha’nın aşkı muhteşem ihtirası nerede kaldı aşklar ne o hepsi yalan-mıydı? yoksa onlar gerçekti bizmi bir yalandık...bilemedim bilemedim/ki kelimelerin kitlendiği saatler-deyim ağlamaklı gözlerin yorgunluğunda seferdeyim ya sen? Filiz Aktaş |
Hikmet YURDAER