Sürgün
Koyu ve yorucu
bana yürüyen gece ve azgın bir şafağı dil ucuyla yarım ağız davet ediyor haince doğsun muydu güneş doğmasın mıydı gözleri kapanıyor ruhumun yüz göz olmak istemiyor güneşle bir kabusa tereddütlü adımlar atmak sanki biraz kendini sınamak günaha ve ölüme peşimi hiç bırakmayan bir şeyler var şansızlık kader ve yok/sunluk yüzsüz bir adam gibiler oysa içim merhamet pazarı talan edilen uçuk ve biraz da kaçık maskelere isyanlı zehirli rüzgarlara mecbur edilen seninle ben... gönlümüzde olmasada dilimizde tat,put denilen o ilah sinsi silahlı dolaşıyor iç sokaklarımız da bir sevdaya oynuyorum son oyunlarımı asırlar öncesinden kalan korkularımı en izbe yerlerimde hissederek ve derinden ıssız ama heybetli kervanlar geçiyor içimden peşlerine takılıp sürülmek istiyorum o şehirden o şehire hadi fermanımı el yazınla yaz lütfen... Meryem Akyıldız |