OZAN OLMUŞ
Saz çalmadan olmuş aşık,
Sazanlarda ozan olmuş. Mutfakta ki kepçe kaşık, Kazanlarda ozan olmuş. Bir ayağa yatamayan, Mızrabını tutamayan, Tele nağme katamayan, Gezenlerde ozan olmuş. Diz üstüne bir saz alıp, Neçe hayallere dalıp, Sorulunca öyle kalıp, Kızanlarda ozan olmuş. Ne sağ bilir ne de solu, Ne boş bilir ne de dolu, Hakka doğru giden yolu, Bozanlarda ozan olmuş. Yüzüne bak bin bir elem, Meclise veremez selam, Çalma çarpma bir kaç kelam, Yazanlarda ozan olmuş. Atıp tutar o kendince, Çalar sazı ince ince, Hodri meydan denilince, Tozanlarda ozan olmuş. Bozuyor bunlar nesili, Anlata bilse gusulü, ozanlıkta ki usulü, Ezenlerde ozan olmuş. Garibime gelmiş merak, Ne uyak var nede durak, İşte öyle bir kaç ayak, Düzenlerde ozan olmuş. El çekmez haram durandan, Nasihat almaz kurandan, Sarhoşa mektup sorandan, Sızanlarda ozan olmuş. Bende çok çektim derinden, Sinirim çıktı yerinden, Baş edemezken birinden, Bezenlerde ozan olmuş. Hepsi de kavak gamışlar, Yaprakları soyulmuşlar, Kuru kütük yontulmuşlar, Hezenlerde ozan olmuş. Zekim yine sen çal sakin, Bunlar ozan değil lakin, Şeref madalyası takın, Üzenlerde ozan olmuş. Ozan zekim der arama, Kim derman olur yarama, Uçkurunu da harama, Çözenlerde ozan olmuş... OZAN ZEKİ TUNÇ |