SAFRANBOLU ÇİÇEKLERİ
ergenekon adlı yurdun
börteçine adlı kurdun yaşadığı topraklardan kopup gelmiş yiğit bir adam otağından çıkmış düşmüş sevdanın kuytu yollarına az gitmiş uz gitmiş dere tepe düz gitmiş susuzluğunu ve yalnızlığını gidermek için vahaya can atan ceylanlar gibi toy dügünlerde aşkı bulmak için aşkın için gelmişti uzaklardan asyadan anadoluya anadoludan safranboluya ölümden öte dönüşü olmayan bir yola girer gibi girmişti kor alevlerin yanması gibi yanmıştı yüreği tutuşmuştu bir kere dik yokuşlu kaldırımlarında yürürken safranbolunun ela gözlü dilberine hıdırlık tepesinde güneş gökten gümüş alevler gibi yağıyordu aşkının peşinden gidiyordu dalları göğe eren bir çınar gibi göğe ermişti kabaran yüreği gururlu yalnızlığı sona ermişti bulunca anadolunun yiğit güzelini alları ve yeşilleriyle sevdasının renklerini safranbolu çiçeklerini evci yurdu yaylasından ebelik mezrasından arıtaş kasabasından koşup gelen rüzgar kanatlı beyaz yeleli atlar serin suların tadını bilir koç yiğitleri serinleten yar dudağıdır her sevdayı her sevgiyi onda bulur öper aşkını alnından gururlu mağrur yiğidi aşk vurunca çok kötü vurur alnından bal arısı büyüklüğünde düşen her damla sel olup akdenize dökülür cesaretin yiğitliğin ustası aşkının esiri ve tutsağı kalbim gonca oldu açtı ne dersen de güzelim vakit geldi söylenmesi gerekeni söyledim aşkının goncasının açtığı gündür bu gün bu gün 21 agustos 2005 safranbolu |