HEP ÜŞÜMEKTİ YOKSAN..
En yücesinden bir cezaydı özlemek
Engizisyon işkencesini ödül bilmekti Yokluğuna üşümek çölün ortasında Varlığına susamak okyanusun en siyahında Aşk’ın A halini ateşle oynarken kül etmekmiydi Yoksa; Filozof ruhlu bir göçmüydü ciddiyetsiz alaylarına En sevdiğin sebze yemeğini sensiz de yiyebilmekti belki Ama yine de ve keşke; Keşke martılarla başbaşa bırakmasaydın beni Oysa ne çok diyeceğim vardı yollar boyunca Gözüme kestirdiğim bana benzeyen bir martıydı peşine takıldığım ardı sıra Tâki fırtınalı bir gecenin pençesinde yapayanlız kalıncaya kadar En çok o gece istedim imkansız dağlara sığınmak Ve; Biliyormusun En çok o gece üşüdüm ben En çok o gece yalvardım çocuk olmak için En günahkâr dualarımı savurdum sonra Ateşten bir yorgan ört üstüme anne...! Esirgeyen öpüşlerinle Taçlandır en mavi düşlerimi yine.. En yücesinden bir cezaydı özlemek Prangaları ömrümce sürümeyi ödül bilmekti Kör kuyularda susuz kalmaktı Gaddar olmayı öğrenememekti hiçbir zaman Ve; En asilinden gitmekti gidebilmekti Bir kuble gülüşün için can vererek... Tanyıldız... |
Sevgiyi ifade edebilmek...Mutluluğun ta kendidir onun yokluğunda aslında varlığıdır insanı ısıtan tebrikler cana can