MANAVGAT DESTANI
Manavgat Destanı
Bir başkadır Manavgat’ın sahili, Köyü bir başka, şehri bir başka. Olsa da konuşsa resminin dili, Ressamı başka, şairi bir başka. Bir yanı deniz, bir yanı karada, Yazlarla kışlar, kardeştir burada. Toplanır sebzeler her an serada. Sebzeleri başka, meyveler başka. Bulunmaz ki, dengi böyle güzelin, Sahilde; karpuz, portakal, mandalin. Yaylasında, ayran sunar bir gelin. Yaylaları başka, sahiller başka. Yaylasında kaval, sahilinde caz. Güzelleri yaparken, cilve ve naz, Konuşur aşıklar, elde udla saz. Sazları bir başka, telleri başka. Toroslar’ı, kucaklar Gebece’ si, Denizle iç içe, antik Side’si. Gönüllerin, Manavgat’tır gıdası. Sarıları başka, Ahmetler başka. İki Şelaledir, gelene durak. Büyükle küçüktür, ustayla çırak. Çağlayınca sular, kardan olur pak. Suları bir başka, köpükler başka. Nice güzellik var, O’nun özünde. Mutluluk okunur, her dem yüzünde. Bir eşi bulunmaz, gezsen yeryüzünde, Merkezi bir başka, köyleri başka. Bir bakarsın, Güneş yakar adamı, Bir fırtına gelir, götürür damı. Gök gürlemesi ürkütür madamı, Yağarı bir başka, yelleri başka. Bu çağlayan, sular bana yâr olur. Dağlardan gelir su, nice yar olur. Erezyon, depremle ayar olur. Yağmuru bir başka, selleri başka. On iki ayında, dağ ile bayır, Bazen çiçek olur, bazen de çayır. Güzeli güzelden, kolaysa ayır. Çiçekler bir başka, gülleri başka. Toroslar’la, karlı dağlardır başı, Akdeniz’le, hilâl gibidir kaşı, Tarihine gömmüş, nice savaşı, Gazileri başka, şehitler başka. İnsana zevk veren doğa, Manavgat. Toroslar’dan gelen hava, Manavgat. Türlü bitkilerle, deva Manavgat. Dağları bir başka, nehri bir başka. Mustafa EROL |
neresi güz değilki
saygılarımlasınız herdaim