MOLA...
bir ağaç altında çimenlerin yeşil rengini düşündüm!
sonra ellerimi bağdaş kurup, başımı gökyüzüne doğru kaldırıp şöylece söylendim: mavi nede güzel yakışmıştı! bir bardak çayı derde mutluluğa karışmış hayatıma, katık ettim bir parça çörekle gülümsedim yerli yersiz sevindim sonra anlamsız anlamsız... karınca kafilelerinin derdi! benim derdime göre cüsseme göre epey kayda değerdi... katmı kat değerdi izlemek; çalışmaktı işte bunların tek derdi! hafifce esiyo havağla karışık bendim, çıldırasıya! ağaçtaki kuşta çıt yok! söylesene benmi sıktım canını? ya anlat! yada var git ordan cici kuş... köprü kurulmuş köprü gülleri döşeli odam sobam içinde dört köşeli... dertmi anlat cici kuş? benim sonum boğaz manzaralı ekipli merasimli köprü... seninde bu ağaçta olucak galiba tek başına? beni eş dost çimdirip yuğacak saracak... seni kim saracak? delirtme beni! dedirtme bundan böğle yok artık... umutları bir ışık yaktık! dertlerin en karşışına komşu eğledik kardık kattık ... ben üşüdüm eve gidiyorum iş güç yok bügünde yattık! demem o ki sen ağaçta kal! hayatta kal! sana asla demek iztemezdim hoşcakal.... |