EY MÜSLÜMAN KARDEŞİM..!Şiirin hikayesini görmek için tıklayın "HER ALEVİ ALİ’ DİR, ALİ İSE ALLAH EMRİ VELİDİR, ALİ EHL-İ BEYT, EHL-İ BEYT ALİ’DİR, ’ALEVİLER’İN YANİ DİĞER BİR DEĞİMLE EHLİ BEYT ’İN KESTİĞİ YENMEZ(!)’ DİYEN YEZİD ZİHNİYET KONUŞAN KUR’AN İMAM ALİ’Yİ İNKAR ETMİŞ OLUR, ALİ’Yİ İNKAR EDEN KUR’AN-I KERİM’İ İNKAR EDER Kİ, O DA İSLAMDAN ÇIKMIŞ OLUR..!"
"AYRICA YEZİD, (SAV) PEYGAMBER EFENDİMİZİN EN ÇOK SEVDİĞİ TORUNU İMAM HÜSEYİN’İ HUNHARCA ŞEHİT ETMİŞTİR; LANETLİ YEZİD, CUMA NAMAZINI DA ÇARŞAMBA KILDIRMIŞTIR;BUNUNLA YETİNMEYEN YEZİDLER, SEKSENDÖRT YIL BOYUNCA (SAV)PEYGAMBER VE PEYGAMBER SOYU’NA CAMİLER’DE KÜFÜR ETTİRMİŞTİR, ETMEYENLERİN BAŞLARINI KESMİŞ VE MIZRAKLARLA TEŞHİR ETMİŞLERDİR; SAPIK VE İÇKİCİ BİRİSİ OLAN YEZİD, KENDİ AİLESİNDEN KİŞİLERE, KÖPEK İLE MAYMUNLARA SAPIKLIK ETMİŞTİR; DÜNYA İKTİDARI İÇİN ALLAH’A KARŞI GELMİŞTİR; BUNUN YANINDA, MANCINIKLARLA HER MÜSLÜMAN’IN KIBLESİ KABE’Yİ YIKMAYA ÇALIŞMIŞTIR Kİ, BU İŞLERİ YAPTIĞI GECENİN KARANLIĞINDA ALLAH’TAN AF DİLEYEMEDEN YATAĞINDA KÜL OLMUŞ HALDE GEBERİP GİTMİŞTİR.!" Uğur Kepekçi 26 Kasım 2012/YENİ MESAJ GAZETESİ Kerbela; inançların kavgasıdır Kerbela’da Hakkın hakikatin mücadelesini verenler, bir damla su bile reva görülmeden günlerce aç susuz bırakılıp, vahşice katledilenler, başları vücudundan hunharca ayrılanlar, boşuna mı can verdiler? Hâşâ! Onlar Hak ve hakikatin nasıl temsil edileceğini, yanlışın karşısına her ne pahasına olursa durmanın gereğini ortaya koyan insanlığın onuru kimselerdir. Bazı akıl ve vicdan fukarası kör vicdanlı kimseler, bugüne sıradan bir olay gibi bakıp bu konuların konuşulmasının, bu günün yasının tutulmasının maksat ve önemini anlamaktan yoksundurlar. Bazıları da işin sadece tiyatro boyutu ile ilgilenmektedirler… Gerçek Ehl-i Beyt sevdalıları da Kerbela ve şehitlerini gözleri ve gönülleri kan ağlayarak matemle geçirmektedirler. Selam olsun gerçek Ehl-i Beyt sevdalılarına, selam olsun Kerbala şehitlerinin şahı İmam Hüseyin’e ve oradakilere… Muharrem ayı ile birlikte Müslümanların sinesine ok gibi saplanan; duyanın, okuyanın gönlünü pare pare eden Kerbela olayları, özellikle de Hz. Hüseyin (a.s.) Efendimizin yaşadığı zulüm ve işkence kıyamete kadar unutulacak cinsten değildir. Ve hem de unutulmamalıdır. Unutulmamasını isterken fitne maksatlı bir düşüncemiz yoktur, Allah muhafaza! Ancak Kerbela insanlığın sınavıdır, sınav unutulmamalı, sınavdan gereken dersler çıkarılmalıdır. Eğer Kerbela unutulursa, her yer bir Kerbela olur, Kerbelalarda nice canlar yok olur. Kerbeladan çok Hz. Hüseynin izi yok olur. O zaman da bize emanet olarak bırakılan Ehl-i Beyt ve onun kutlu yolu yok olur ki neticede insanlık mahvolur… Evet, kimse haddini aşmamalı, ancak gerçekleri öğrenmek gerekmektedir. Müslüman, gereken bilgiye erişemediği takdirde; lanet okuması gerekenlere rahmet okuma gafletine düşer ki bu da Müslüman’ın izzet ve şerefine zarar verir. Hadisi Kutside beyan edilen “Allah için sevmek; Allah için buğz etmek ölçüsü” uygulama alanına dökülmediği takdirde ortada ölçü diye bir şey kalmaz, kaybeden de yine insanlık olur… Kerbela’daki kavga; inançların kavgasıdır… O sıradan bir hilafet kavgası, makam mevki, köşk saray kavgası değildir. Ehl-i Beyt yolunun, olmak ya da olmamak mücadelesidir... İslam inancının bidat ve delalete sapmışlara teslim edilişi ya da dirilişi davasıdır. Hz. Hüseyin, dedesi Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yolunun devamı, sünnetlerinin ihyası için bu yola baş koymuş, Ona Küfe’ye gitme burada kal, Mekke’nin emiri ol. Biz burada sana tâbi olalım, sana biat edelim dendiğinde; “Hayır, burada kalıp Mekke’nin emiri olmaktan, Allah yolunda şehit olmak bana daha sevimlidir” diyebilmiştir. Bizlere düşen görev Ehl-i Beyt’i, Kebelada ortaya konan mücadeleyi ve Hazreti Hüseyin aleyhisselamın duruşunu anlamaya çalışmak olmalıdır. Prof. Dr. Haydar Baş 23 Kasım 20127YENİ MESAJ GAZETESİ Kerbela ve İmam Hüseyin’in matemine ağlamak İmam Hüseyin’in şehadeti ile gönüllere kazınan 10 Muharrem günü, İslam âlemi için büyük bir matem günüdür. Bu gün, madden büyük bir acı gibi görünse de, hakikatte İmam Hüseyin (as) 10 Muharrem’de, peygamberlikten sonraki en büyük makama, şehitlik mertebesine ulaşmıştır. İmam Hüseyin (as) şehitlerin efendisidir. Hz. Peygamber (sav) tarafından bize bırakılan iki emanetten biri olan Ehl-i Beyt’in yasını tutmamız gerekir. İmam Sadık’tan (as) şöyle rivayet edilmiştir: “Hüseyin’in (as) başına gelenlerin dışında hiçbir musibete ağlamak yakışık almaz. Hüseyin bin Ali’ye ağlamanın pek büyük fazileti ve sevabı vardır.” (Kamilu’z-ziyaret, sayfa 101.) İmam Hüseyin kimdir, dersek; İmam Hüseyin, Ehl-i Beyt’tir. İmam Hüseyin, İmam Ali’nin ve Hz. Fatıma’nın evladıdır. Ancak Al-i İmran 61. ayetle sabittir ki, Resulullah’ın (sav) oğludur. Al-i İmran 61. ayet şöyledir: “Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım ve sonra dua edelim de, Allah’ın laneti yalancıların üzerine olsun.” Burada oğullarımızdan maksadın Hz. Hasan (as) ve Hz. Hüseyin (as) olduğu belirtilmektedir. İmam Hüseyin (as), velayet nurunu taşıyan, naspedilmiş imamların üçüncüsüdür. İmam Hüseyin, ismi bizzat Cenab-ı Hakk (cc) tarafından konulmuş kişidir. İmam Hüseyin, “Yüz ve davranışları bakımından halkın Resulullah’a (sav) en çok benzeyeni idi. Karanlık gecelerde O’nun mübarek alnından nur yükselir ve halk O’nu o nur vesilesi ile tanırdı.” (Muhaddis el-Kummi, Muntehe’l -Amal eserinden.) İmam Hüseyin (as), Kerbela şehadetine giden yolda yaşadıkları ve ölümü göze alan kararlılığı ile şecaate doruk noktada bir mümindir. İmam Hüseyin (as), her gece ve gündüz bin rekât namaz kılacak kadar her anını ibadetle geçiren bir imamdır. İmam Hüseyin, Hz. Peygamberin (sav) hakkında, “Hasan ve Hüseyin’i seven beni sevmiştir. Onlara buğzeden bana buğzetmiştir” buyurduğu kişidir. (Muntehab’ul Kenz, sayfa 106.) İmam Hüseyin, cennet gençlerinin iki efendisinden biridir. Ve bu İmam, sarhoş halde cemaate imamlık yapan, maymunlarla oynayan, Çarşambadan Cuma namazını kıldıran, erkeklerle ve aile efradı ile ilişkiye girmekten çekinmeyen Yezid’in koltuk sevdası yüzünden şehit edilmiştir. Biliyoruz ki, İmam Hüseyin’in kıyamı haksız yere gasp edilen imamet makamı içindir. İmam, Medine’yi terk ederken, Mekke’ye gelmeden kardeşi Muhammed Henefiyye’ye bir vasiyette bulunmuştur. Bu vasiyette şehri terk etmesi ile ilgili şu sebepleri yazmıştır: “…Ben ceddimin ümmetini ıslah etmek, marufu emir, münkeri nehyetmek, ceddim Resulullah (sav) ve babam Ali b. Ebi Talib’in yolunu ihya etmek için kıyam ettim.” (Maktel-i Harezmi, c.1, sayfa 188.) İmam Mekke’de olduğu sürece Kûfe’den on beş bini aşan sayıda mektup almış ve bu çağrıya kayıtsız kalamayarak Kûfe’ye yönelmiştir. Ancak O’nun kıyamı, Kûfe halkı kendisini çağırdığı için olmamıştır. İmam, Yezid’e biat etmeyeceğini bildirdiği anda kıyamı başlatmıştır. Üstelik Kûfe yolculuğu sırasında Müslim b. Akil’in şehadetini öğrendiği gün, “Sevenlerimiz bize yardım etmekten vazgeçmişlerdir” diyecektir. (Taberi, c.7, sayfa 224.) Kerbela olayında gaye, hakkı hâkim kılmaktır. Hz. Hüseyin (as) İlay-i Kelimatullah için ölümü göze almıştır. Öleceğini bildiği halde vazgeçmediği kıyam, hakkı olmadığı halde halifelik makamında oturan konusunda halkı ayıktırmak ve ümmetin Kur’an çizgisine geri dönmesini temin içindi. Bu manada İmam’ın kanlar içindeki şehadeti, en kutsal ölümdür. İmam Hüseyin ve beraberindekiler, Şeraf bölgesinde Yezid’in gönderdiği ordu ile karşılaşırlar. 75 kişilik nur kafilesi, 30 bin kişilik Ömer b. Sad komutasındaki ordu ile karşılaştığında da en ufak bir korku yaşamamıştır. Ve bu kutsal ölüm anına yaklaşırken, Aşura Günü’nden bir gün önceyi ifade eden Tasua Günü’nde, İmam Hüseyin kardeşi Hz. Zeyneb’e şöyle buyurmuştu: “Şimdi ceddim Resulullah’ı rüyada gördüm ki, bana şöyle buyurdu: “Torunum, yakın bir zamanda benim yanıma geleceksin.”” Tasua Gecesi ibadetle geçirilmiştir. Seher vakti, İmam rüyasında yine ceddi Hz. Peygamberi görmüştür: “Bu uykudan sonra Resulullah’ı (sav) bir grup ashabı ile beraber gördüm. Bana şöyle buyurdu: “Sen bu ümmetin şehidisin, göklerin ve en yüksek semanın ehli, senin gelmeni birbirlerine müjdeliyorlar.”” (Maktel’u Harezmi, c.1, sayfa 252.) İmam’ın çadırlarına ilk oku atan Ömer b. Sa’d olmuştur. Bundan sonra Kerbela’da şehadet şerbetinin içilmeye başlandığı anlardır. Hür bin Riyahi, Ali bin Hür, Urve, Müslim b. Avsece, Abdullah b. Umeyr, Kerbela’nın tek kadın şehidi Abdullah b. Umeyr’in eşi, Zübeyr b. Hassan, Ebu Semame-i Saidi, Hz. Berir, Habib bin Mezahir, Veheb Kelbi, Ebu Şa’sa-i Kindi, Vakkas oğlu Haşim, Zübeyr bin Kayn, Hanzale-i Şibami, Seyf b. Haris, Malik b. Abde, Azadlı köle Cevn, Köle Firuzan, Türk köle olan Vazih, 11 yaşında bir çocuk olan Ömer b. Cünade, Utbe oğlu Haşim şehadet şerbetini ard arda içmişlerdir. İmam’ın ashabı, kendini O’na siper etmek için birbirleri ile yarışıyor, ölüme koşarak gidiyorlardı. Sırada Ehl-i Beyt’in şehadet şerbetini içmesi vardır. Aliyyü’l Ekber, Müslim b. Akil’in oğlu Abdullah, Hz. Kasım b. Hasan, İmam Ali’nin oğlu Ömer, İmam Ali’nin oğlu Osman, Hz. Abdullah b. Hasan, İmam Hüseyin’in kundaktaki oğlu Ali Eser ve Hz. Abbas şehit edilir. İmam’ın muhafazası, cennete ulaşmanın vesilesi ve Cenab-ı Hakk’ın rızasına kavuşmanın yolu olmuştur. Herkes bu şuurla, Kerbela toprağını kanıyla boyamakta ve bu kutsal vazifeye isteyerek gitmektedir. İmam’ın yanında O’nu koruyacak erkeklerin tamamı şehittir artık. Sıra O’na gelmiştir. Şehitlerin Efendisi, savaş meydanına girmeden oğlu Zeynelabidin ile son kez vedalaşır. Büyük bir kahramanlık mücadelesinden sonra kanlar içinde Kerbela toprağına düştüğünde elli yedi yaşında idi. “Şehadet anında vücudunda otuz üç mızrak yarası ve otuz dört kılıç darbesi vardı.” (Taberi, c.6, sayfa 260.) Bu kutsal şehadet, bugüne kadar Yezidi mantığın yanlışlarının anlatılmasını sağlamıştır. Başka hiçbir yol, can feda ederek ve kanla yazılan bu mesaj kadar etkili olamaz. Kerbela, Ehl-i Beyt’in İslam’a bakışını, sahiplenmesini ve Allah rızasını umarak yapabileceklerini ortaya koyan eşsiz bir örnektir. 10 muharrem gününde, İmam Hüseyin’i rahmetle anarken, tüm müminler için onun şefaatini diliyoruz.
Ey Müslüman kardeşim..! Uyma Yezid şeytana
Yezid şeytan soyudur, kökü tapar şeytana Allah Allah’tır İslam, daim kalsın kalplerde Hepimiz Müslüman’ız, lanet farzdır şeytana. On İki İmam emir, imamet yürümeli Hakk sözünden vazgeçme, din böyle yürümeli Sapık içkici Yezid, Kabe mancınıkladı Ayetler Ali derken, Ali’yle yürümeli. Türk, Emevi değildir, Türk tam İslamiyet’tir Ehl-i Beyt mutlak farzdır, mutlak teslimiyettir Dünya iktidarı boş, bâkidir Allah aşkı Alevi demek Ali, Ali İslamiyet’tir. Kur’an’da mescit yazar, cami ve cem evidir Her kalp Allah evidir, Yezid kafir devidir İki şıktan seçim yap, bunlardan biri sensin Doğruyu seçtin kardeş, seçtiğin Hakk evidir. |
HZ. ALİ İÇİN NAZİL OLMUŞ BAZI AYETLER
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/Bakara Sûresi/Sayfa:7/Cüz:1/39. Ayet: İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. ﴾39﴿وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ۟ ﴿٣٩﴾
Kaynak: Kur'an-ı Kerim/En'âm Sûresi/Sayfa:149/Cüz:8/Ayet:156-157: Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik" demeyesiniz, yahut, "Eğer bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz, diye bu Kur'an'ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Artık Allah'ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanları âyetlerimizden alıkoymaya kalkışanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. ﴾156-157﴿
اَوْ تَقُولُوا لَوْ اَنَّٓا اُنْزِلَ عَلَيْنَا الْكِتَابُ لَكُنَّٓا اَهْدٰى مِنْهُمْۚ فَقَدْ جَٓاءَكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌۚ فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَصَدَفَ عَنْهَاۜ سَنَجْزِي الَّذ۪ينَ يَصْدِفُونَ عَنْ اٰيَاتِنَا سُٓوءَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوا يَصْدِفُونَ ﴿١٥٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:119/Cüz:6/67. Ayet (Tebliğ Ayeti):
Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. ﴾67﴿ يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّـغْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۜ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُۜ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ ﴿٦٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:107/Cüz:6/3. Ayet (İkmal Ayeti):
Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten kopmak)tır. Bugün kafirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. ﴾3﴿حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِه۪ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّط۪يحَةُ وَمَٓا اَكَلَ السَّبُعُ اِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَاَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْاَزْلَامِۜ ذٰلِكُمْ فِسْقٌۜ اَلْيَوْمَ يَـئِسَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ د۪ينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِۜ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪يناًۜ فَمَنِ اضْطُرَّ ف۪ي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍۙ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿٣﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:117/Cüz:6/55. Ayet :
Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Resûlüdür ve Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü'minlerdir. ﴾55﴿ نَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ ﴿٥٥﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ A'râf Sûresi /Sayfa:154/Cüz:8/36. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır. ﴾36﴿وَالَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ ﴿٣٦﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Bakara Sûresi/Sayfa:32/Cüz: 2/207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir. ﴾207﴿وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْر۪ي نَفْسَهُ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ رَؤُ۫فٌ بِالْعِبَادِ ﴿٢٠٧﴾
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/ Yûnus Sûresi/Sayfa:210/Cüz:11/17. Ayet: Artık, Allah'a karşı yalan uydurandan veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kimdir? Şüphe yok ki (böyle) suçlular asla kurtuluşa ermezler. ﴾17﴿فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِباً اَوْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِه۪ۜ اِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْمُجْرِمُونَ ﴿١٧﴾
KAYNAK: KUR'AN-I KERİM/Tevbe Sûresi/Sayfa:196/Cüz 10/61. Ayet: Yine onlardan peygamberi inciten ve "O (her söyleneni dinleyen) bir kulaktır" diyen kimseler de vardır. De ki: "O sizin için bir hayır kulağıdır ki Allah'a inanır, mü'minlere inanır (güvenir). İçinizden inanan kimseler için bir rahmettir. Allah'ın Resûlünü incitenler için ise elem dolu bir azap vardır." ﴾61﴿وَمِنْهُمُ الَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ النَّبِيَّ وَيَقُولُونَ هُوَ اُذُنٌۜ قُلْ اُذُنُ خَيْرٍ لَكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِن۪ينَ وَرَحْمَةٌ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْۜ وَالَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ رَسُولَ اللّٰهِ لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴿٦١﴾
KERBELA'DA, HZ. MUHAMMED'İN (SAV) CİĞERPARELERİNİ KATLEDENLER (PEYGAMBERİMİZİ İNCİTENLER) VE AYETLERİ GÖRMEZDEN GELENLER CEHENNEMLİKTİR)
AYRICA DA DÖRT AYLAR İLE İLGİLİ AYETLER VAR;
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Tevbe Sûresi /Sayfa:192/Cüz:10/36 Ayet:
Şüphesiz Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah'ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah'a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. ﴾36﴿ اِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللّٰهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْراً ف۪ي كِتَابِ اللّٰهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ مِنْهَٓا اَرْبَعَةٌ حُرُمٌۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ فَلَا تَظْلِمُوا ف۪يهِنَّ اَنْفُسَكُمْ وَقَاتِلُوا الْمُشْرِك۪ينَ كَٓافَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَٓافَّةًۜ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ مَعَ الْمُتَّق۪ينَ ﴿٣٦﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Tevbe Sûresi /Sayfa:193/Cüz:10/37. Ayet:
Haram ayları ertelemek, ancak inkarda daha da ileri gitmektir ki bununla inkar edenler saptırılır. Allah'ın haram kıldığı ayların sayısına uygun getirip böylece Allah'ın haram kıldığını helal kılmak için Haram ayı bir yıl helâl, bir yıl haram sayıyorlar. Onların bu çirkin işleri, kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah inkarcı toplumu doğru yola iletmez. ﴾37﴿ اِنَّمَا النَّس۪ٓيءُ زِيَادَةٌ فِي الْكُفْرِ يُضَلُّ بِهِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُحِلُّونَهُ عَاماً وَيُحَرِّمُونَهُ عَاماً لِيُوَاطِؤُ۫ا عِدَّةَ مَا حَرَّمَ اللّٰهُ فَيُحِلُّوا مَا حَرَّمَ اللّٰهُۜ زُيِّنَ لَهُمْ سُٓوءُ اَعْمَالِهِمْۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ۟ ﴿٣٧﴾