Sevgili...
Mültecisiyim yine tutsak düşlerimin...
Umutsuzluğa doğarken yarınlarım, Heybemde yıkık dökük hayaller biriktiriyorum... Zulamda sana dair yazdığım şiirlerimin ardı mecalsiz, yetim ve kimsesiz... Yitik bir sevdanın benliğimde bıraktığı iz, Zerresi bile olmayan Yalancı sevmelerinin burukluğuyla hüznüme hüzün katar ansızın gidişlerin... Söylesene sevgili! hangi puşta sattın o mahzum sevdamı ? Böylemi bitmeliydi beee! , Kaçmakmıydı ve pervasızca ayaklar altına almakmıydı kutsallığını ’Aşk’ın, Ve çekip gitmekmiydi Allahsızlıkların kıyısına... Sevişirken pezevenklerin kollarında,kaç yalancı sevda daha doğurdun utanmadan! Bu gece sen kokuyorsun sevgili, Bu kent sessiz, ay karanlık... ışıkları sönmüşlüğe mahkum, Nefesin dolar dudaklarıma, sözlerin yankılanır kulaklarıma... Ve acıklı bir öyküdür yüreğim, bir çığlıktır kalbim, avazım çıkana dek haykırırcasına... Parçalara bölünmüş bedenim, yok olurcasına... Ve bilmelisin sevgili... Tutkuyla beslenen duyguların karşılığını mutsuz sonla bitmesini Hiçbir canlı hakkedemez,anlamalısın sevgili... Şimdi ise terk edişinle bıraktığın şehrin karanlık zifirisiyle başbaşayım... Sen ne kadar iyiysen, ben o kadar iyiyim sevgili... Biraz dert, biraz keder, birazda ağlamaklıyım... |