İSTANBUL ( 1 )İzah-ı ihtisara olunur mu mukadder? Dalsın gönül derinden ervahına İstanbul! Olmasın ki mürekkep, yazan kaleme gaddar Yazacağım ahvalin Allah’ına İstanbul! Kalem içten akıtsın damla damla ummana Çamlıca Tepesi’nden bürünürsün dumana Geceler mehtabında doyulmaz asumana Uyanmasın bu gece sabahına İstanbul! Hadis-i Kutsi ile emir olundu fetih Zafer padişahının adı konuldu Fatih Resul Ekrem eyledi Sultan Mehmet’i metih Nice erenler girdi dergâhına İstanbul! Kâbe-i kıblesine, Ayasofya çevrildi Bizans’ın son kalesi Allah için devrildi Kutsal topraklarında minareler sivrildi Seferber oldu mümin ıslahına İstanbul! Yatıyor Eyüp Sultan surlarının dibinde Semalara yükselir dua ümmet lebinde İmanlar perçinlenir bu mübarek cebinde Düşer dertli gönüller ferahına İstanbul! İki kıtaya şamil Avrupa ve Asya’sın Şehirlerin baş tacı, gönüllerde deryasın Anadolu içinde Ankara, Sakarya’sın... Coşkular seni bağlar semahına İstanbul! Ağırlığı az gelir ceman yekûn tartarak Nakkaşısın işlerin bütün yurdu kerterek Evi olur, aş olur yeter dahi artarak On beş, yirmi milyonun penahına İstanbul Ey şehri methe şayan mücerredi cedide Açılmış yâr sinede her bir şeyin nadide İzzet-i ikramına olur gönül akide Gül bezenmiş, sarılmış; ilahına İstanbul! 11.11.2012 // Numan AKKOYUNLU Ervah: Ruhlar Penah: Sığınacak yer Mücerred: Yalnız, tek Cedide: Yeni, kullanılmamış Akide: Dini inanç, bağlanış |
Hayırla kalasın kardeşim.
Ağırlığı az gelir ceman yekûn tartarak
Nakkaşısın işlersin bütün yurdu kert'erek
Evi olur, aş olur yeter dahi artarak
Onbeş, yirmi milyonun penahına Istanbul.