VURUN
çal çalabildiğine
körüm görmezim belalıyım bir mavzere verilmiş ismim mapushanede yazmaz kalemim dört duvar imana gelir ve bir can yitirir bedenini doğdun saf temiz ve yeni karacadağda bir geyik vurulur mevsiminden uzak sütü ak ,yavrusu yetim kurda kuşa yem olur seni anlatmaya kalkışır dağlar denizler örter eteklerini kaç bahardır güneş görmezim ranzama gam dolar boynu bükük ve yetim bir canım vardı vardı bir mısra boyu bilemezsin nasıl sevdiğimizi boğulmuş ırmaklar dağlar kankusar vurulmuş anlından göğsünde beyaz mendili saç sakal karışmış bir yiğit doğar sert çetin vurun ulan vurun göğsümden vurun bir çanağa doldurun için kanımı zehir zıkımdır yaşamak.. bilmezler nasıl sevdik ölesiye nasıl sevmiştik birbirimizi |