Siyah Yalancı
SİYAH YALANCI
Ve yeni bir sevda mühürleniyor Mayısın en ılık karanlığına ... Ege’de bir düğün günü Ege’de manalı bir telaş Efeler hazırlıkta Çökertmeyle çıkacaklar az sonra meydana Kız anacağı ağlamaklı Tılsımlı bir ışıltı gözlerinde Gözleri bembeyaz gelinciğinde İçleri parçalıyor ananın konuşan gözyaşları ’Gelincik işte düğün günün, Çeyiz sandığının göç günü bugün.’ Baba, vaktiyle okuduğu delikanlı kitaplarının etkisinde hala Satırlar geçit verse ağlayacak Hey atmışlı delikanlı, utanma Kan çanağı gözlerinle bağla kızının beline kırmızı kuşağı. Ege’de bir telaş Anlamlı bir koşuşturma Meydanda davul zurna sesleri Aynı şehirde göçüyor bir kadının dağ gibi bedeni Belli ki çoktan el sallanmış eski zamanlara Koskocaman bir hiç oluvermiş Seraplar İşte Ege’yi sarsan efeler Bakışlar sert, arslan gibi mert yürekler Herkes allanmış pullanmış özene bezene Keyifler hoş sohbetler yerinde Çerezler, mezeler, devrilen şişeler Halaylar halay halkalarında gelinlik çağındaki kızlar. Yıldızlar öfkeli Ben arka masalarda alışılmış giysilerimle tahta bir iskemlede Şaşkın üzgün korkak... Arkamda uçan balonlarla haşır neşir bir grup çocuk Yaşlı ağacın sarkmış dalları arasında Soğuk yüzümü saklamaya çalışıyorum sanki. Öfkeli yıldızlar ışığında Sazlar sustu nihayet Diller kilitlendi biranda Gönüllerden kopan alkışlar Siyah ve Beyaz’ın Beyaz Siyah’ın kolunda güvende Hadi tokmağını erkekçe vur davuluna Mayıs kokan Ege inlesin. Nasılsa çoktan el sallanmış eski zamanlara Koskocaman bir hiç oluvermiş Seraplar. Düşmanım da olsa tanıdık bir sima arıyor gözlerim köşe bucak Şu kahreden tarihe bir şahit daha Her beden her ruh her soluk kilometrelerce yabancı Bir iklim tanıdık Bir de şu mağrur şu siyah yalancı ! Serap Ersoy (Ruhum Güneşten) |