Niye bunca an, an'ı yaşamaktan vazgeçtin ?
Kaç farklı kişiye tanıttın kendini?
Suyun yüzeyinde kalabilmek için, kaç defa dibe battın? Yürüyerek, koşarak, ağlayarak kaç çift ayakkabı eskittin? Kaç yıldır hayattasın mesela? Sırf çok sevdiğin için neleri kaybettin? Suskunlukların mı yarattı seni, sen yarattığın suskunluklardan mı ibaretsin? Canının acıyacağını bile bile güneşe bakmayı hiç mi denemedin? Boş mu verdin akıp geçen zamanı? O zaman niye bunca ’an’, an’ı yaşamaktan vazgeçtin? Yarattığın maskelerden mi, gerçeğe olan hasretin? Bu yer, bu gök, bu mücadele için niye hala toprağın üstündesin? Seni sınanmaya değer gören görünmeyene; açıp ellerini hiç mi şükretmedin? Bunca ses ve bunca sağırlık, göz açıp kapatıncaya kadar oluşan karanlık, hükmedip zamana bir insana aşkla bakıp kaç defa kalbini kendi ellerinle tetikledin? Susturmak için, gülümsemesi için, belkide hiç için kendini kalbine düşman ettin. Ve herkes kadar biliyorsun ki Bununla da yetinmeyeceksin. Çünkü hep ’yeniden’ seversin ... |