ÖLÜM
Her yaşam, yeni bir ölümdür. Yeni bir başlangıcın ilk basamağı, terlememiş gün yüzünün kırağıya çalan rengidir yaşam. Ve yaşamın kıyısındaki ölüm. Bir mavzer kurşunu gibi gelir ansızın ve uzaktan.
Her yaşam yeni bir ölümdür. Yüzü, kırağıya çalan. Ağaçtaki son yaprak, sudaki dudağı yarık Sardalya… Ve deniz kıyısında ölümle pençeleşen yengecin son çırpınışlarıdır yaşam. Ve, ölümü beklemektir güneşin altında… Sır düdüğünün çaldığında toplanmak Eleste’de İnsanların hiç haberi olmadığı bir anda, daha önce hiç duyulmamış ve tanınmamış bir sesin duyulmasıdır yaşamın son noktası Ve dünyadaki tüm insanlar şu anda da olduğu gibi her şeyin hiç değişmeden ve bozulmadan aynen devam edeceğini düşünürken, ani bir yakalanışla yakalanmalarıdır. Sur’a üfürülmesinden hemen önce gerçekleşen olayların bir önceki günden herhangi bir farkı yoktur. Dünya yine aynı hızla dönecek, Güneş yine Dünya’yı aydınlatacak, yaşam devam edecek ve insanların birçoğu neden, kim tarafından yaratıldıklarını ve sonlarını düşünmeden, bir alışkanlık içinde hayatlarına devam edecekler. Kimi, akşam gelecek misafirine yapacağı yemeği, kimi yapacağı iş görüşmelerini düşünürken, kimi alışveriş yaparken, kimi uyurken ve büyük bir bölümü de Allah’ın varlığını inkar halindeyken bu sesi duyacak Ve her şey bir anda başlayacak, Her şey bir anda son bulacaktır. Oysa kıyamet günü geldiğinde herşey tersine dönecek. İnsanlar karşılaştıkları günün korkusundan değer verdikleri herşeyi bir anda unutacaklar. Hırs haline getirdikleri şeylerin artık bir anlamı olmadığını anlayacaklar. Değer yargıları birkaç saniye içinde değişecek Artık malın hatta evladın bile o anda bir değeri olmayacak. Ölüm geldiğinde… Annelik veya babalık duyguları anlamını yitirmiştir. Dünyada en değer verdiği kişileri; kendi çocuğunu bile kıyamet gününün dehşeti karşısında unutacaktır. Kimse çocuğunun durumunu sormayacak, bunu aklına dahi getirmeyecektir. Kuşkusuz kıyametin vuku bulacağı o gün, inanmayanlar için zorlu bir gündür: Gökyüzünün erimiş maden gibi olacağı gün; Dağlar da (etrafa uçuşmuş) rengarenk yün gibi olacak. (Böyle bir günde) Hiçbir yakın dost bir yakın dostu sormaz. Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu-günahkar, o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister; kendi eşini ve kardeşini, ve onu barındıran aşiretini de; yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa. (Mearic Suresi, 8-14) Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilme ile indirileceği gün; işte o gün, gerçek mülk, Rahman (olan Allah)ındır. İnkar edenler için oldukça zorlu bir gündür. (Furkan Suresi, 25-26) Henüz bebeklik çağında olan çocuklar bile o gün aileleri tarafından terk edilir. İnsanlar hiç beklemedikleri ve daha önce eşini benzerini görmedikleri bu olaylar karşısında ne yapacaklarını şaşırırlar. Korku öylesine ani ve şiddetli bir şekilde gelmiştir ki, hamile kadınlar bu şokun etkisiyle çocuklarını düşürürler. Kuran’da o zorlu günde yaşanacak olayların paniğiyle kadınların emzirdikleri çocukları dahi unuttukları bildirilmiştir: Her yaşam yeni bir ölümdür. Her ölüm de yeni bir yaşam… |