KİM BİLİR...?şimdi düşünüyorum da kimin duasındasın kim seni başımdan eksik etmesin diye anıyor kiminle kestin o pastayı,ilk dansı kiminle ettin sana şimdi kim baba diyor. ...kim bilir? kiminle yürüdün o ıslandığımız yolda kime kolkanat gerdin hasta olmasın diye ve kime sarıldın usulca,yağmuru kokladın saçlarında. ...kim bilir? güneşe bakarak derdin ya ’gözlerine benziyor’ acaba gün batımını kiminle izledin en son, ve o güneşe bakarken geldi mi aklına, gözlerim. ...kim bilir? ikimizin favorileri vardı’batsın bu dünya’derdik ve isyan ederdik haykırarak ayrılığa şimdi dinliyor musun bilmiyorum o şarkıları ve oğlunun adını orhan koydun mu? ...kim bilir? yine efkar geldi duman duman başım aslında böyle değilim ben artık alıştım kadın gidince ağlar erkek içermiş şuan elinde kadeh var mı. ? ...kim bilir? ... |
saçlarında.
...kim bilir?''
Şirin yüreğimizde iz bırakan bölümü burası oldu.
Diğer bölümleri de güzeldi ama, bu kısım bir başkaydı işte...
Sevda ateşi külleniyor zamanla insanın yüreğinde ama,
izi hiç kaybolmuyor...
Zamanın bir yerinde düşüveriyor akınıza,
''acaba nerededir, kiminledir, ne yamaktadır*''soruları kuyruğu birbirine değmeyen tilkiler misali dolanıp duruyor aklınızda.
Sol yanınıza, çok eskilerden hatırladığınız bir sıcaklık,
dudaklarınıza ise bir masum tebessüm takılıyor...
Şiir oluyorsunuz, şarkı oluyorsunuz, sükut oluyorsunuz....
Buna kara sevdanın esintileri diyoruz işte...
Şiir de bunu anlatıyor bize...
Hem de inanılmaz güzel bir üslupla...