SEVDİĞİN ALİ OLSUNŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Mehdi Aksu
3 Ekim 2012/Yeni Mesaj Gazetesi İmamete dair İmamet ve velayet kavramı İslam dini kaynaklarında var olan metinlere göre çok önemli olup dine hayat kazandırır. İmamet ve velayet peygamberlik makamı gibi ilahi bir makam olup, imam Allah tarafından tayin edilir ve Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) kendisinden sonraki imam ve halifeyi Allahın emri ile açıklayarak belirtir. Bu konunun birçok delillerinden bazıları velayet, vasilik ve on iki imam hadisleridir. Velayet hadisi kısaca şöyle nakledilmiştir: Resulü Ekrem (s.a.a) bir grubu Ali (a.s)’ın komutanlığında bir seriyeye gönderdi. Ali (a.s)’ın yaptığı bir iş bazılarının hoşuna gitmedi. Bu yüzden sahabeden dört kişi bu olayı Resulü Ekrem (s.a.a)’e haber vermek için kararlaştılar. Ümran şöyle diyor; Döndükten sonra Allah Resulünün huzuruna vardık. Aramızdan biri ayağa kalktı ve şöyle dedi; Ey Allahın Resulü! Ali bu seriye de şöyle ve böyle yaptı. Resulü Ekrem (s.a.a)’in ondan yüz çevirdiğini ve ona cevap vermediğini gördüm. İkinci şahısta ayağa kalkarak aynı şeyleri söyledi. Allah Resulü ondanda yüzünü çevirdi. Üçüncü şahısta aynı şeyi söyledi. Ondanda yüzünü çevirdi. Dördüncü şahısta Ali (a.s)’ı eleştirince Hz. Peygamber (s.a.a) mübarek çehreleri gazaptan değişmiş bir halde yüzünü onlara dönerek şöyle buyurdu; "Ali ile uğraşmayın, Ali benden, ben Ali’denim, o benden sonra her mümine kendisinden daha evladır." Sünen-i Tirmizi’de Resulü Ekrem (s.a.a)’ in üç defa şöyle buyurduğu nakledilmiştir; "Âli’den ne istiyorsunuz. Âli’den ne istiyorsunuz. Âli’den ne istiyorsunuz. O benden sonra her müminin velisidir." Bu rivayeti altmıştan fazla ehlisünnet âlimi nakletmiştir. Onlardan sadece bazıları şunlardır. 1-Müsnedi Ahmed, c. 4, s.438 2-Sahihi Tirmizi, c.5, s. 632 3- Müstedreki Hâkim, c.3, s.110 Kaynaklara göre vasilik hadisi ise kısaca şundan ibarettir: Bir gün Selman-i Farisi Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a)’e şöyle sordu; "Ey Allahın Resulü! Her nebinin bir vasisi vardır, sizin vasiniz kimdir?" Hz. Peygamber (s.a.a) susmayı yeğlediler. Ama sonraki toplantıda beni görünce "Ey Selman!" diye seslendiler. Ben çabucak yanına giderek "evet" dedim. Bana şöyle buyurdular, "Musa’nın vasisinin kim olduğunu biliyor musun?" "Evet, Yuşe b. Nun’dur" dedim. Hazret, "niçin" diye sordu. Ben, "çünkü o kendi kavminin en bilginiydi" dedim. Hazret şöyle buyurdu; "Öyleyse şüphesiz vasim, sırdaşım ve benden sonra ümmetimin arasında bırakacağım en iyi şahıs Ali b. Ebu Talip’tir ki benim vademe vefa edecek ve borcumu eda edecektir." Başka bir rivayette şöyle naklediliyor; Bir gün Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a) kızı Fatima (s.a)’ya şöyle buyurdular; "Acaba biliyor musun ki, Allah yeryüzüne bir nazar etti ve babanı seçerek nübüvvet makamına ulaştırdı. Sonra bir nazar daha etti ve kocanı seçti. Sonra bana, seni ona nikâhlamamı ve onu vasim ve halifem yapmamı emretti." Vasilik hadislerini ehlisünnet âlimlerinden birçoğu nakletmiştir. Onlardan sadece bazıları şunlardır: 1- İbni Asakir Dimilki, Tarihi Dimişk, c.3, s.5 2- İbni Meğazili Şafii, el- Menakib, s.200 3- Zehebi, Mizanul itidal, c.2, s.273 Kaynaklara göre on iki imam hadisi ise kısaca şundan ibarettir: Zamehşeri Hanefi, Resulü Ekrem (s.a.a)’den şöyle nakletmiştir; "Fatıma benim kalbimin huzurudur, iki evladı kalbimin meyvesidir, kocası gözlerimin nurudur, onun evlatlarından olan İmamlar Allah’ın eminleridir ve Allah ile mahlûkat arasında uzanan iplerdir, kim onlara tutunur ve tabi olursa kurtulur ve onlara muhalefet eden helak olur." Mesud Sicistani, Resulü Ekrem (s.a.a)’den şöyle naklediyor; “Kim benim gibi yaşamak ‘Adn’ cennetinde sakin olmak istiyorsa Ali’yi ve ondan sonraki zürriyetini kabul etmelidir. Doğrusu onlar bu ümmeti hidayet yolundan saptırmazlar ve onları dalalete götürmezler.” İbni Ebil Hadid, Hilye’nin sahibi Ebu Naim’den ve bazıları da “Fezail-i Ahmed b. Hanbel” den Resulü Ekrem(s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir; “Kim benim gibi yaşamak, benim gibi ölmek ve Rabbimin bana vade verdiği ‘Adn’ cennetinde sakin olmak istiyorsa benden sonra âlinin vilayetini seçmeli ve onun evlatlarından olan İmamlara tabi olmalıdır. Doğrusu onlar benim itretimdir, onlar benim tıynetim den yaranmışlardır. Allah benim ilmimi onlara rızık vermiştir. Vay olsun ümmetimden onları yalanlayanlara... Onların haklarına riayet etmeyenlere. Allah benim şefaatimi onlara ulaştırmasın.” Bu rivayetleri nakleden kaynaklardan bazıları şunlardır: 1-Mektal-u Harezmî, c. 1, s. 59 2-Kenz-ul Ummal, c. 12, s.103 3-Fezail-i Ahmed, s. 181, h. 253 4-Müstedrek-i Hâkim, c. 3, s. 139, h. 240
Namaz, niyaz kutsaldır, ancak temiz kalp gerek
Kula kul olmak yasak, Allah için öz gerek Yalan söz çok tatlıdır, nefse hakim dil gerek Tenimin rengi çoktur, ten içinde mert gerek. Cennet nimet demektir, nimete layık can ol Doğru bilen bellektir, her yerde mantıklı ol Mantık dinen ilimdir, Hakk için akıllı ol Farz ile tarz bütündür, sütün gibi beyaz ol. Çıkar için yorulma, maddi tahta kurulma Taht ile baht düşmandır, sen boş yere vurulma İki çift göz gözlerse, iyi bak ki savrulma Can ile canan aşktır, Yezid olup kavrulma. Ya Allah aşkı olsun, ya da gerçek aşk olsun Hiç unutma arkadaş, karşındaki denk olsun Şeytan kılıklı olmaz, hem melek hem nur olsun Dikkart et ki öyle sev, sevdiğin Ali olsun. |
HZ. ALİ İÇİN NAZİL OLMUŞ BAZI AYETLER
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/Bakara Sûresi/Sayfa:7/Cüz:1/39. Ayet: İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. ﴾39﴿وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ۟ ﴿٣٩﴾
Kaynak: Kur'an-ı Kerim/En'âm Sûresi/Sayfa:149/Cüz:8/Ayet:156-157: Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik" demeyesiniz, yahut, "Eğer bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz, diye bu Kur'an'ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Artık Allah'ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanları âyetlerimizden alıkoymaya kalkışanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. ﴾156-157﴿
اَوْ تَقُولُوا لَوْ اَنَّٓا اُنْزِلَ عَلَيْنَا الْكِتَابُ لَكُنَّٓا اَهْدٰى مِنْهُمْۚ فَقَدْ جَٓاءَكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌۚ فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَصَدَفَ عَنْهَاۜ سَنَجْزِي الَّذ۪ينَ يَصْدِفُونَ عَنْ اٰيَاتِنَا سُٓوءَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوا يَصْدِفُونَ ﴿١٥٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:119/Cüz:6/67. Ayet (Tebliğ Ayeti):
Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. ﴾67﴿ يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّـغْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۜ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُۜ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ ﴿٦٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:107/Cüz:6/3. Ayet (İkmal Ayeti):
Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten kopmak)tır. Bugün kafirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. ﴾3﴿حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِه۪ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّط۪يحَةُ وَمَٓا اَكَلَ السَّبُعُ اِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَاَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْاَزْلَامِۜ ذٰلِكُمْ فِسْقٌۜ اَلْيَوْمَ يَـئِسَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ د۪ينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِۜ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪يناًۜ فَمَنِ اضْطُرَّ ف۪ي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍۙ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿٣﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:117/Cüz:6/55. Ayet :
Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Resûlüdür ve Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü'minlerdir. ﴾55﴿ نَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ ﴿٥٥﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ A'râf Sûresi /Sayfa:154/Cüz:8/36. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır. ﴾36﴿وَالَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ ﴿٣٦﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Bakara Sûresi/Sayfa:32/Cüz: 2/207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir. ﴾207﴿وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْر۪ي نَفْسَهُ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ رَؤُ۫فٌ بِالْعِبَادِ ﴿٢٠٧﴾
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/ Yûnus Sûresi/Sayfa:210/Cüz:11/17. Ayet: Artık, Allah'a karşı yalan uydurandan veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kimdir? Şüphe yok ki (böyle) suçlular asla kurtuluşa ermezler. ﴾17﴿فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِباً اَوْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِه۪ۜ اِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْمُجْرِمُونَ ﴿١٧﴾
KAYNAK: KUR'AN-I KERİM/Tevbe Sûresi/Sayfa:196/Cüz 10/61. Ayet: Yine onlardan peygamberi inciten ve "O (her söyleneni dinleyen) bir kulaktır" diyen kimseler de vardır. De ki: "O sizin için bir hayır kulağıdır ki Allah'a inanır, mü'minlere inanır (güvenir). İçinizden inanan kimseler için bir rahmettir. Allah'ın Resûlünü incitenler için ise elem dolu bir azap vardır." ﴾61﴿وَمِنْهُمُ الَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ النَّبِيَّ وَيَقُولُونَ هُوَ اُذُنٌۜ قُلْ اُذُنُ خَيْرٍ لَكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِن۪ينَ وَرَحْمَةٌ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْۜ وَالَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ رَسُولَ اللّٰهِ لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴿٦١﴾
KERBELA'DA, HZ. MUHAMMED'İN (SAV) CİĞERPARELERİNİ KATLEDENLER (PEYGAMBERİMİZİ İNCİTENLER) VE AYETLERİ GÖRMEZDEN GELENLER CEHENNEMLİKTİR)
AYRICA DA DÖRT AYLAR İLE İLGİLİ AYETLER VAR;
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Tevbe Sûresi /Sayfa:192/Cüz:10/36 Ayet:
Şüphesiz Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah'ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah'a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. ﴾36﴿ اِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللّٰهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْراً ف۪ي كِتَابِ اللّٰهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ مِنْهَٓا اَرْبَعَةٌ حُرُمٌۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ فَلَا تَظْلِمُوا ف۪يهِنَّ اَنْفُسَكُمْ وَقَاتِلُوا الْمُشْرِك۪ينَ كَٓافَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَٓافَّةًۜ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ مَعَ الْمُتَّق۪ينَ ﴿٣٦﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Tevbe Sûresi /Sayfa:193/Cüz:10/37. Ayet:
Haram ayları ertelemek, ancak inkarda daha da ileri gitmektir ki bununla inkar edenler saptırılır. Allah'ın haram kıldığı ayların sayısına uygun getirip böylece Allah'ın haram kıldığını helal kılmak için Haram ayı bir yıl helâl, bir yıl haram sayıyorlar. Onların bu çirkin işleri, kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah inkarcı toplumu doğru yola iletmez. ﴾37﴿ اِنَّمَا النَّس۪ٓيءُ زِيَادَةٌ فِي الْكُفْرِ يُضَلُّ بِهِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُحِلُّونَهُ عَاماً وَيُحَرِّمُونَهُ عَاماً لِيُوَاطِؤُ۫ا عِدَّةَ مَا حَرَّمَ اللّٰهُ فَيُحِلُّوا مَا حَرَّمَ اللّٰهُۜ زُيِّنَ لَهُمْ سُٓوءُ اَعْمَالِهِمْۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ۟ ﴿٣٧﴾