yeşil suların dut ağaçları
yaşam verir
zamana
örülür kozasında ipekler
ipekler çeyiz olur narin ellerde
cumbalı konaklarda gergef işler
gergeflerde dert işler, düş işler
nehir gözlü gelinler
kah durgun akar
bereketiyle
güldürür bağbanı
kah coşar
bağ yıkılır, bağban ağlar
ay düşende zümrüt nehre
Ferhatın çığlıkları yankılanır
bir gitarın tellerinde
gün boyarken ufku
erguvan rengine
dönüşür zümrüt sular
Şirinin silüetine
avlanır kırlangıçlar dingin sularda
secdeye varır ağaçlar
hamdeder yaradana
yıllardır bereket döker
sessizce yaşlı dolaplar
bilinmez kaç uygarlığa tanıklık etti inci gerdanlıklar
sektirir taşları neşeyle
çocuklar
atar oltasını duayla balıkçılar
bir gelin tacı gibi süsler
kıyılarını ulu çınarlar
atların nal seslerinde kamçılar şaklar
götürür yıllar ötesine
faytonlardan yükselen kahkahalar
bir mazidir şimdi
yalılarda yaşanan o görkemli
aşklar
her şeye rağmen bir türkü gibi akar
akar, gider Yeşilırmak...
Hasan Buldu