Sürgün 8Son kahır mektubunun menzili yine sana Uğruna hecelerden kadırgalar söktüğüm Sürgün şafâklarıma misafir olan senâ Ey sevgili sürgünüm yoluna gül döktüğüm Hicrân aşiyânından bakarken âsûmâna Son kahır mektubunun menzili yine sana Kabre kefen seçtiğim şu’le perver muhâlim İçtikçe susatıyor iksirinin kâsesi Gölgene düştüğümde herc-ü merc oldu hâlim Rayihânın mestiyle çıldırdı kalp kafesi Anladım yokluğunmuş varlığıma mezâlim Kabre kefen seçtiğim şu’le perver muhâlim Nefes kadar uzaktın bir fersah kadar yakın Yalnızlığı yakarken buğulu bakışında Katre katre eridim kaldırıp atma sakın İştiyâkla işlendim ızdırâb nakışında Nihayetsiz sefere başlıyorken son akın Nefes kadar uzaktın bir fersah kadar yakın Ey küskün gecelerin beynimdeki hitâbı Varlığınla eriyip ser mest olurken bend’im Keşke görebilseydim saçlarında mehtâbı Sensizlik korkusunun korkusunda tükendim Son sürgün şiirinin belki de olmaz tâbı Ey küskün gecelerin beynimdeki hitâbı Her şiirde sen vardın her şiir senin resmin Aslı- Şirin ve Senem tekrar sende dirildi Gâhî Züleyhâ idi gâhî Rüveydâ ismin Yazarken onlarca kez kalem yere serildi Zümrüd-ü Anka mıydı hilâle benzer cismin Her şiirde sen vardın her şiir senin resmin Ahh yaralı ümidim kalpte meskûn dil-rubâ Bal tasından mı çıktı esrik eden o diden Nazârın değdiğinde nasıl olmam ki teba Ömrümün bir yarısı sürgünüme tek neden İnayeti keserek gölgenden etme hebâ Ahh yaralı ümidim kalpte meskûn dil-rubâ Evet evet ben buyum zamana karşı deli Nice kasırga koptu kıtaların içinde Bilemedim kaç ömür bu çilenin bedeli Yaşaması imkansız sensizliğin hiçinde Kader beni yoluna şeksiz gedâ edeli Evet evet ben buyum zamana karşı deli Hangi gün azâd olur sinemdeki fırtına Hasretim pasla kaplı zincirlerini kırdı Kim alır ki beynimden bu dertleri sırtına Mecnûn bile sadece işte bunu haykırdı Baş açık yalınayak düşüversem ardına Hangi gün azâd olur sinemdeki fırtına Belki ukba’da akar düş yorgunu arkımız Söylenmeyen sözlerin ağırdır esareti Ahd-e vefâdan gelir arkamızdan farkımız Ateşten gömlek imiş vuslatın cesareti Varsın dönmeye görsün bu dünyada çarkımız Belki ukba’da akar düş yorgunu arkımız Ağyâr değil yâr demen yakışır leb- hârına Ahde ihanet olur leyl-ü nehâr yanmasam Saçlarının yelinde çıkıyorken yarına Bir an dalsa gözlerim uyusam uyanmasam Kalp gözüyle bakarken esrârlı didârına Ağyâr değil yâr demen yakışır leb- hârına Söyle kimden hediye muhâyyele taksiri Sineni sızlatmaz mı iflahsız serenâdım Hasım gibi gelirken ahvâlimin teksiri Hüsn-ü kabul görmez mi ayân olan muradım Bir devr-i senâ mıydı tebessümün iksiri Söyle kimden hediye muhayyele taksiri Yoksa sen değil misin dil ferâhım ve dil-dâr Beyhude mi kabrime kefen diye seçişim İkimize bakarak sevinmeli mi ağyâr Sebepsiz mi seninle maverâya geçişim Aşka âşık olmanın adresinde ismin var Yoksa sen değil misin dil ferâhım ve dil-dâr Ey benim nefes sayım yeşerdiğim ağacım Bu yüzdendir dalına sımsıkı sarılışım Zerre sitemkâr görsem arttıkça artar acım Ve başlar boynu bükük dalından kırılışım Hava gibi su gibi inan sana muhtacım Ey benim nefes sayım yeşerdiğim ağacım Bil ki senden sonrası Bad-el Harab el Basra Korkularım üşüyor ey korkumun hırkası Sevgiliden azâde kemâl bulur mu mısra Taş masada dillenen bahtımın şahikâsı Vefân ile yol göster aşktan muhacir asra Bil ki senden sonrası Bad-el Harab el Basra Sahi nerede kaldın sırma saçlı ebabil Gözlerini öperken koklamadı mı bulut Bilmem hâlâ yanar mı nazârında o kandil Yüreğinden düşenle nevâ bulur mu umut Şehr-i Horasan mısın taç mahâl ya da Babil Sahi nerede kaldın sırma saçlı ebabil Aklın son köyündeyim üç ileri bir geri Karanlık sokaklarda efkârı sarıyorum Ben; hayâl kahvesinin müdâvimi Makberî Yalnız Bir’e sığınmış Bir’e yalvarıyorum Yaşarken yaşıyorken yaşanmamış mahşeri Aklın son köyündeyim üç ileri bir geri ___________________Makberî |