1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1218
Okunma
dedi ki bana ;
ben sizi çok eskiden sevmiştim ..
böyle çırpınan bir balık yahut ,
hayata tutan bir sincap kadar nacizane . .
belirsiz zamanlarda çıka gelen ,
aklımın geç saatlerinde tanrı misafiriydiniz . .
ben sizi çok eskiden sevmiştim ..
çok eskiden aşk suretiyle . .
tesadüfleri sevmez ,
lakin tesadüfde olsa sizinle karşılaşmak isterdim ..
acaba’lar sarmadan ruhumu ,
keşkeler öldürmeden umudumu
pişmanlıklar almadan solumu
sizinle bir kerede olsa
karşılıklı gülmek isterdim ..
geçtiğim yollarda varlığınıza vakıf ,
her tebessüm ettiğimde sebebiyetinin
ve adresinin siz olduğunu bilmek ,
aynı kareleri sizinle yaşamak isterdim ..
dedi ki bana sevgilim ;
yediğim yemekten tut ,
içtiğim zehiri bile tadlandıracak
aşkı kucaktan kucağa değil
kalpten mezara taşıyacak
özlemi bilecek ama santim santim yaşatmayacak
ömrümü ömründe söndürecek bakışların yatıyor içimde ..
böyle her elimi sol yanıma koyduğumda
ölümle yaşam arasındaki o çizgiyi
sana gelecekmişcesine koşacak
bir heyecan susturuyor beni yüreğimde ..
ve sustum ..
açıkcası neye uğradığını şaşırmış bir edada
tavrımı henüz koymadan sustum. .
Ne yanlış bir kelime daha ,
ne de olumlu bir cümlenin ortasında ,
kalakalmış bir vaziyette sustum ..
aşkmı çaresizliğin sembolü ?
Yoksa çaresizlik mi aşkı peydahlıyor ?
CeeNGizz iNCééR ..