Değer bir ömreŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Mektup yazmayı seviyorum,günümüzde teknoloji var mailler ve benzeri şeyler var ancak hiç bir zaman yürekten yazılan bir mektubun yerini tutmayacaktır...Ve çocukluğumdan beri konu komşuya asker analarının dilinden asker evlatlarına ayrılmış eşlerden gurbeti yaşayan dostluklara kadar Mektup yazdım onların dilinden gönlümden geçtiğince...faydası oldu mu oldu kimine teselli selam buse oldu,kimini gurbetten eşlerine çocuklarına kavuşturdu mektuplarım ve bu mektubu hediye ediyorum ihtiyacı olan yüreklere,sevgililere ’’’unutulmasın dileğiyle Mektuplar’’selamlar:)
Filiz Aktaş Gecenin bir vaktinde sana yazıyorum senden habersiz ,içimden geçen tüm güzel hislerimi ne varsa senin için saklıyorum...Ve biliyor musun? Şu saate yanında olmak isterdim ama sen oradasın ben burada,ne yazık çok uzun uzun mesafeler var arada bir kuş olup konmak isterdim gönül bağına,ama yinede şikayet etmiyorum çünkü;sevgin değer bir ömre Umutsuz değilim aslında düşünüyorum belki bir gün bu dileğimiz kabul olur sınırları aşarız engelleri geçeriz beklide seninle… Hiç ayrılık yüzü görmeden paylaşırız bir ömrü ,hayat bu hiç belli olmaz değil mi ? canımın-içi kim bilir ne sürprizler bizi bekliyor zaman içinde,belki bu gün acı çekerken yarınlarımız hep neş e kahkaha olacak Hatta bir zamanlar gökyüzünden toplayıp avucuma bıraktığın o yıldızları birlikte seninle sayarız beklide seninle aşkın mehtabında sarhoşken seninle güneşli sabahlara ayrılırız. Aslında hiç fark etmez aşkım razıyım yağmurlu,fırtınalı güneşsiz sabahlara çünkü sensin benim güneşim yeter/ki seninle olsun o sabahlar değer bir ömre ... Bir lokma ekmeği, bir yudum suyu aldığım her nefesi senle paylaşmak isterdim Her zaman ki gibi ben bunların hepsi tatlı bir düşten hayalden ibaret diyeceğim yine sen ‘’hiç belli olmaz bitanem sakın umutsuz olma’’diyerek teselli vereceksin o güzel günlerden müjdeler fısıldayacak-sın bana o mert yüreğinle ve bunun için ben seni sevdiğime hiç pişman değilim seni tanıdığım için çok şanslıyım değer bir ömre Hatırlıyorum ilk tanıştığımız o anı, ben uçurum kıyısındaydım intihara meyilli yıkıktı dünyam kördü yüreğim...acımasızlıktı menzilim beni ölüme götüren.Sen tuttun ellerimden hayat arkadaşım oldun en uzaklardan ve henüz yoktu bir şey ortada, sen cıva gibi yerinde durmayan bir çapkın,ben aşktan bi haber o gergefin içinde hiç farkım yoktu çöldeki bedeviden... Yani en azından bana öyle gelmişti… Ben ,hiç aşka inanmadıkça sen gün gün AŞK dedin..ince ince yüreğime Aşkı işledin ve sonunda kendini sevdirdin...bilmezdim sana tutulacağımı deliler gibi seveceğimi çok yanılmışım aldanmışım aslında AŞK varmış ve değermiş bir ömre Sen,o zamanlar bana demiştin ki ‘’öyle birini yaz ki o yüreğine hiç silinmesin’’ Ve bende adını yüreğime hemde ebedi yazdım, yazmakla kalmadım kazıdım adın hiç silinmesin diye kabre kadar benimle kalsın diye çünkü senden bu aşk bir hediye Şüphe ettiğim zamanlar oldu ama yine sen ısrarla ‘’unutmadım ,aklımdasın unutulmaz-sın’’dedin Bende diliyorum ki beni herkes unutsun hatırlamasın hiç önemi yok sadece sen; Aşkım beni sen unutma unutulduğu m gün bilki öldüğüm gündür… Şu dünyada seninle yaşamak, nefes almak bir başka güzel ve çok özel… Anlatmak istemiş olsam, inan hislerimin yanında sözler kifayetsiz kalır diye korkuyorum Ancak seninle yaşayan anlardı seninle yaşamanın heyecanını vede o güzel anlamını… Biliyor musun? Bana bitanem deyişinde içim eriyor sanki ben rüzgara tutulmuş cılız bir yaprak misali heyecandan titriyorum ...İnan bana asırlar geçse bile sana karşı olan bu heyecanım hiç bitmeyecek… Belkide Züleyha’nın Yunusuna olan aşkından-da büyük derin bir aşk bu bendeki sana olan sevgim.Ve yüreğim hiç sıkılmadan yüreğini ömrümce delice ebedi sevecek terk etmeyecek.Acı çeksem-de ben ağlamadık günüm gecem olmasa bile gözlerimde yaşlar kurusa genç yaşta karlar yağsa saçlarıma şikayet etmem çünkü bu aşk değer bir ömre Eylül 02 2010 Filiz AKTAŞ Filiz Aktaş |
Biliyor musun kızım, hikaye kısmını okudum ve aklıma neler geldi...
Şu an eşim olan Jale hanım'la tanıştığımızda o İzmir'deydi, ben İstanbul'da...
Evleninceye kadar hep mektuplaşmıştık. O zamanlar posta hızlı çalışıyordu. Öyle ki pazartesi mektup yazıyordum, çarşambaya ulaşıyordu ona, aynı gün cevap yazıyor, cumartesi bana ulaşıyordu...
O sıralar tam mektup yazarken radyoda "Yine yakmış yar mektubun ucunu" şarkısı söyleniyordu...
Ben de mektubun ucunu yakmıştım...
O günden sonra bu şarkı bizim şarkımız olmuştu...
Evlendikten 2-3 sene sonra da askerliğimi yaptım. O zamanlar da yazıştık. Askerde de mektubun ucunu yakmıştım...
Benden gören diğer asker arkadaşlar hep yakıyorlardı mektuplarının ucunu...
Tarih sırasına göre bir dosyada topladım o mektupları...
Şunu da belirtmek isterim... Ben o sıralar PTT'de çalışıyordum ve şehirlerarası telefon olanağım sınırsızdı. Her gün görüşürdük. Ama mektupların yeri başkaydı. Asla ihmal etmezdik.
Bilmem bu kadar güzel miydi mektuplarımız....