Nazar- ı Aşk
Eve yokluğunun kokusu sinmiş Yâr!
Neye elimi atsam, sen çıkıyorsun... Telafisi olmayacak yaşanmışlıklara, ne denli sarıyorum mısralaırımı, Günümü geceme katıp seni içimde katlecek kadar uğraşmalı gönlüm. Ah yine sana varmasa şu şarkılar yine sana cikmasa şu efkar dolu türküler... Vebali ağır diyerekten besmeleyle başladığım bu sevdaya elhamdullillah’i getirecek misin bana. İcini doldurduğun çerçevelere bıraktığın, baharı kıskandıran gülümsemelerin... Hareli bakışlarının altında gölgelendiğim serinliğim. Yalnızlığımı utandıran sensizlik nasılsa öyle şimdilerde. Erken yol tuttun ayrılığa, Mutluluğa veda edip, sırlanmış yaralara yüz tutarak gittin. İçime bastırdığım vaveylaları, susturalı çok oldu. Çelik kurşun yutmuş gibi boğazımda takılı kaldı Aşk’ın. Kim ölecek bu yolda, kim cevap verecek ıslanmaya meyilli sorulara Kimin nazar’ ı değdi de varlığına, yokluğunun bestesine şiirler yazar oldum böyle. Biriktirdiğim göz yaşlarım gibi içimde kalan ağlamaklı duygularım, Sessizce gün yüzünden çekilmeyi beklerken. Bir vedaya sığdıramağım seni, Bir solukta sevmekten nasıl vazgeçerim? Beyza LİOĞLU |
Yalnızlığımı utandıran sensizlik nasılsa öyle şimdilerde.
Erken yol tuttun ayrılığa,
Mutluluğa veda edip, sırlanmış yaralara yüz tutarak gittin.
İçime bastırdığım vaveylaları, susturalı çok oldu.
Çelik kurşun yutmuş gibi boğazımda takılı kaldı Aşk’ın.
Kim ölecek bu yolda,
kim cevap verecek ıslanmaya meyilli sorulara
Kimin nazar’ ı değdi de varlığına, yokluğunun bestesine şiirler yazar oldum böyle.
...
her veda yarım ölüm
her ölüm erken
...
kutlarım sayın ALİOĞLU