LEYLA İLE MECNUN
Leyla’yı anlat derler, mecnun Leyla ne bilir
Bahseder gece gündüz, bahsi kendi halidir Kaşını keman yapar oktandır kirpikleri Ne dinlesen duyulan , mecnunun çektikleri Dinle Leyla’yı benden, seyrine vakıf bendim Onlar, ahu zardayken ahvali seyirdendim Leyla ol bir kadındı, sivilce tarlası yüz Çarpık bacaklarını Mecnun görüyordu düz İki karış boyuyla yer yığması zavallı Takılırdı köylüler,’hey kız burnu kavallı’ Sümsük Leyla, iş bilmez köyün en andavalı Ve Leyla insanmıydı? Kimse değil oralı Ve yine Leyla idi, munis huylu bir peri Dar dünyalar kaybolur, girse ondan içeri Bin hakaret işitir, doğduğu günden beri Bilirdi ki kıymetsiz, solacak ten ve deri Tek kıymet’i insandı, kıymetsizdi kâinat Leyla dimdik yaşardı, tan eyleyene inat Mevla’yı zül celalden, tecelli eden sanat Maymuna da benzese, derdi, güzel saltanat Mülkün sahibi Huda, bakardı Leylasına Leyla Kullukta zirve, boş vermiş hülyasına Razı ol yeter Yarap, bakmam kul hatasına Onlarda muhtaç,bende.Allah’ın rızasına Böyle başladı işte. AŞK denilen imtihan Öyle bir başladı ki, bu aşka esir cihan Kays’ı yarattı Hüda.Vefa diye bir nurdan Karayağız,bir gençti,ten kokusu buhurdan Murat etti ki Kaystan, Dünyada izimi bul Ben ki senin Rabbinim,sen ise aciz bir kul Elbette taşıyamaz, hiç bir parça, bütünü Sevgiyle ulaş bana, her neyi sevsen, kabul Her şeyi vardı Kaysın, anne, baba ve miras Yer’di, içer, oynardı, gitmez içindeki yas Zevki sefadan haber, ne dilersen Kays’a sor Gel gör ki Kays’a sefa, verdikçe veriyor zor Dediler Kays delidir, varlık için de üzgün Bir defa rastlamadık, gülsün doğru ve düzgün Leyla’ya yollayalım görünce alay etsin Onun tuhaf haline hem şaşırsın hem gülsün Haydi, ava, diyerek kays’a bir at verdiler Rüzgâr gibi uçarak, bir diyara girdiler Kaysın içi buruktu, yüzü teselli diler ’Hasret ağır mı geldi’ bire mecnun dediler Hayır dedi cevaben Kays ise soranlara “Hasretten başka bir şey sebep bu buhranlara İçimdeki o boşluk benzedi tufanlara” Diye yeminler etti, şaşırıp duranlara Bir hışırtı duyuldu, dallar titredi birden Sanki gökler yarıldı, bir güneş çıktı yerden Oysa gelen Leyla’ydı, yüzü görünmez kirden Elinde su testisi, dönüyordu nehirden Kahkaha tufanında, şaşkın Leyla ile Kays Yüzlerine baktılar, pervasız gülenlerin “Kays gül”, dedi gülenler, gülünecek neydi bahs En güzeli Leyla’ydı gördüğü güzellerin Leyla farkında, işin kaçıp gitti oradan Kays, mahcup ve de sefil, ona yapılanlardan Gerip yayı hiddetle, sizi vururdum ya ben Korkarım günah yazar, defterime yaradan Sürüp atı kaçtılar, ordan iki avane Yoksa öldürür bizi, acımaz bu divane “Güleceğine âşık oldu manyak “ sanırım Diğeri gülümsedi,”He vallah inanırım” Kays ezildi acıdan, özür dilemek gerek Atına binip sürdü, ardı sıra giderek Koşuyordu Leyla da, rüzgârla yarışıyor Çiti düşmüş, saçları rüzgâra karışıyor Simsiyah saçlarına takıldı, kaysın gözü En karanlık geceden daha siyah diyerek Yavaşlattı atını,sapsarı oldu yüzü Vazgeçti özürden de,mahf olurum ne gerek Geri döndü ormana, ilk gördüğü yerdeydi Çalılara bakarak, şanslısınız siz, dedi Utanan ve yorulan bedeni , kan terdeydi Zira size Leyla’nın güzel elleri deydi Öylece kala kaldı, ne aç kaldı ne susuz Köylüler onu arar, Akrabalar huzursuz Bulmak için geldiler. Kaysı buldular lakin Kays çalıları koklar, Leyla’m; diye şuursuz Vah, vah, Kays’a ne oldu cin çarpmış bunu belli Erimiş muma dönmüş, kafayı yemiş deli Güçte yetiremezler, kaysı alıp gitmeye Anladılar gerek yok, bunda inat etmeye Mecnun dediler artık, Kays’ın adı mecnundu Kim arasa mecnunu, bir çalı da metfundu Kokusu nu Leyla’nın, çalıda duyan mecnun Aç susuz ve biçare ama halinden memnun Bahar geçti yaz gelip kuruttu yaprakları Mecnunu aldı telaş, ya Leyla’m da solduysa Kalkıp deli divane sorguladı kuşları Bir haber alamadı, her kime ne sorduysa O beni hatırlamaz, varıp izine düşem Bastığı yerler bulup, izleriyle sevişem Yoksa heder olurum, Leyla’mı koruyamam Zira hayatta yoktur, benim başka endişem Leyla’nın diyarında, gariplerden bir garip Merakı şayan hali, sordular ona gelip Dedi ki ben kaysım da, Mecnun diyorlar hani Ben nasıl mecnunum ki aramaz Leyla’m beni Güldüler gülüştüler, ismi yayıldı köye Âşıkmış bu dediler bir ucubeye güya Yahu O ki Leyla dır hiç bir yok’a benzemez Aklı başında olan onu asla sevemez Gözleri ışıldadı bu sesten bizim kaysın Ondan bir haber veren, dedi, varımı alsın Ben ki bir bahaneyim, tenine can gizlenen Can değil, canan belki, her nefeste özlenen Cananı giden canın ne farkı var cesetten Dahi kim beka bulmuş ben, bulayım cüsetten Ben ki şu yeryüzüyüm, umman benim gözlerim Leyla’m ise dağlardır onunla bağlı zemin Bir sekarat anıdır yoksa titreyen alem Kaderi bilen mi var ne yazdı, levh ü kalem Halimi bilmeyiniz, Leylamı bilin yeter Ondan haber alamam bu yüzden halim beter……………………………………. Ben size de meftunum, gördü onu gözünüz Kaç kez gözüne çarptı, bunca zaman yüzünüz Ona rastlayanların izine toz olayım El verir bunca elem, haber verin bulayım Dinleyenler şaştılar, acıdılar bilhassa Dağıldı bütün köye, mecnuna ait kıssa Leyla bir ucubeydi, bir kadına kıyasla Mecnunun anlattığı, Leyla olamaz asla Dediler, bir anlatsan; şu Leyla’yı bizlere Leyla’yı umman dersin Leyla’dan olmaz dere Evet, bir Leyla var bu köyde, senin Leyla’n olamaz Sen huri anlatırsın, huri nere bu nere Toplandı tüm ahali, temaşa eylediler Mecnun’a Leyla sının yerin söylediler Bezirgânlar geldi de köyde oldu bir talan Esir aldılar onu, şurdadır desek, yalan Gel sen vaz geç bu işten, ölmüşte olabilir Köyümüzden kız beğen, sana verelim denir Gönül bir kase dersin, her şeyle dolabilir Ha şarap dolu kase, ha su, şerbet hepsi bir Hepimiz kuluz, ey halk! Herkes zaten köledir Kölelik değil hayat, söyleyin başka nedir Rabbine kuldur insan, köledir hem nefsine Leyla’m köle dersiniz,efendimdir tersine Ve sizden aldığımın, tek adı gam bilinsin Kendini bilmez insan, Leyla’yı nerden bilsin Değişmem tek teline, kâinatı verseniz Dilerse kâinat ve; içindeki verilsin Leylasının yattığı evin önüne gitti Hey harabe duvarlar ne kadar bensiniz siz Eminim Leylasızlık sizi de, harap etti Yıkılmış, gelir diye, beyhude beklersiniz Onun ay yüzü sinmiş harcınıza bilirim Keşke bir taş olaydım şu harabe duvarda Elin sürmüştür size, bense görmüş değilim Kıskanır yanar içim, duramam buralarda Ve diyar diyar gezip aradı O’ nu mecnun Ne Çin kaldı ne Yemen, izini sürmediği Çöllerde kervan kervan, aradı onu mahzun Her şeye rastladı da, bir Leyla görmediği Kendisi bir arardı, hikâyesi bin yeri Dili hal diliydi hep, öğrendi tüm dilleri Karıncadan kartala, İnsandan cin’e kadar Yaratılmış ne varsa; kalbinde sevgileri Koca dünya derdiler, mecnuna misket alem Yıldızlardan kumlara, kadar mecnundu alem Sahi Leyla ne idi, neye benziyordu hem Mecnun olana Leyla yeryüzünde; her kalem Nakış’a hasret neden, Nakkaşı diler içim Leylalar yer yüzünde anladım, biçim,biçim Eşyanın hakikati, ruha iz aramakmış Leyla bir damla ateş,mecnunsa,mum olmakmış Hey Leyla ,bir nefesi bin dünya eden ,kadın Seni Leyla bilen ben, oysa masiva adın Her masiva bir engel, hem namzed, kanadın Ya efseli safilin, ya bel um adal, adın Mecnun ki kuş misali, kaç uçumluk semada Yaradan dan bir iz var,her zerrede, simada Beşeri insan eder bu iz, hayvandan maada Mecnun olup Allaha vuslat halk etsin, Huda Yaratılmış ne varsa her şey nimettir gerçek Ekmek karın doyurup, su hacet giderecek Kıç yalar diye suyu, bilmesek mi nimetten Üstünlük takvadandır, asla değil milletten Belki Hayvan azizdir farkı, fark etmeyenden Canlı cansız ne varsa numunedir hikmetten Yüz bin Leyla inse de,dense de,buyur beğen Hakka vasıl olamaz, Leyla’yı terk etmeyen |
SAYGILAR