SEN OLMASAYDIN
Sen olmasaydın,
Kaybolurdu bu can. Takılırdı gönül, Basit aşklar ile rüzgarların ardına. Sen olmasaydın,Ya Resulallah Bir ahger-i suzan ki,pür hazan gönül Firkatından süzlürdü gözyaşları. Acılara peyker olurdu bu can, Ah’ına yetişmez olurdu niranı. Ruhlar inerdi perde perde gözkapaklarından Anca Azrail olurdu bu cana derman. Hun’a boyanırdı geçen günler, Vehmine sürursuz kalırdı bu can. Sen olmasaydın,Ya Resulallah Ne bedir doğardı yerli yersiz Ne de parlardı asumanlar. Rehnümasız kalırdı leyl... Ahzan ummanları hicret ederdi gönül dehlizlerinde Bi haber olurdu varlıktan saatler. Yılların hitamında can çekişirdi ömür, Takvimlere küsgün olurdu hasretler,can hevasında. Sen olmasaydın,Ya Resulallah Amansız kalırdı ahvallar Dermansız kalırdı dertler Vahalar da susuz kalırdı kor düşen yürekler. İntizarda bırakırdı sitemler Sabır tüketirdi vuslatlar Aşk tüketirdi bigane beklemeler. Sen olmasaydın,Ya Resulallah Masiva telaşların üç noktası, İsyankar feryatların maverasında olurdu peyda. Hayırsız anılar beklerdi kapı eşiklerinde. Yürekler ahından bin parça. Her gönül avare olurdu gönül yolunda. Sen olmasaydın,Ya Resulallah İnerdi gökyüzünden yıldızlar Binlerce figana müptela olurdu diller, Nafile yollarda kaybolurdu kimsesizler. ’’Nafile yollarda kaybolurdu kimsesizler...’’ Tuba BANU Kapkıner |