YEŞİLÇAM YOSMASI
YEŞİLÇAM YOSMASI
Aslan yavrusuna benzetti babası Küçücük bir taş dişini kırdı koca bir çakalın Betonlar kavuruyordu gökyüzünü; İnsanlığı sıyırıp götürüyodu ölmüş bir para Sevgi akıyordu değirmenden Fırına nefret giriyordu topal adımlarla. Adı silindikten sonra tek soluk Sen dönmedin oraya. Sokakları seviyordu çıplak adam Düşlerini kiralayıp yeşilçam yosmasına Bezelye tarlasında poşet oldu Yeşilçamdan bir barış elçisi Ayaklarında bir dişsiz köpek Kuyruk sallıyordu Kimse ona gülemedi, emekçiler ağlamadı hiç. Yeni adlar koydular ona Ellerinde simsiyah tebeşirler. Gökyüzünü dinledik kendi köprümüzde Kavgaya koştu bir ötekileşmiş çocuk, Özlemin ekili gül dalı gamzenin baharı Diri bir göz aç yalanını çadır yaptı Ekmek sırası ölülerle dolu. Sen orayı yeşile neden boyadın? İşten dödüğünde terini koklamak Bir keçi aramak oğlağı atlamış yardan Öyküsünü yitirmiş adamlar Koşuyordu kirletilmiş bir ağıda Çukurova yağmuru unuttuğunda. MUSTAFA SÖYLEMEZ 16.09.2012 |