ak güvercin.. eskimiş toprağın köküne tutunamadık yâr yedi yıldır ışık sız-madı odamıza gözbebeğimize sindi fitilsiz yanan idare lâmbasının isi küf kokusu ekmişti alnımıza nemli s-ev/damın ahşap döşemeleri bahar soluyan akşamüstleri dahi ruha derman vermedi hep iki aşk arasında tırnağını kemiriyordu kara bir kedi ve karardı sevgi.. hafızaya atılan çentiklerde arıyorduk çözümü söz kesikleriyle doluydu cemaziyelevvelin düğümü duygu ocağından düşmüş ı/sıtma aşk mı tercihti yoksa ölüm mü satmaya kalksam alıcısı çıkarmıydı düş pazarında dünümü gerçeğimle güz yansıtan aynalar okşardı parçalanmış yüzümü göğüs kafesine sığmayan kalp çarpıntıları yıl yağmurlarıyla oluşan asude bir ikindide uyuyor şimdi öğüt öğüt biçiyor dolgun dudakları sevgi özlemle tarıyor mısralardan kalem kaşlara düşen perçemi yorgun bir şiirin son dizesinden göç alıyor mavi mülteci bakışlarında çağrısı var tüm renklere yedi iklim sevgi ülkesine.. hazana kapanmış kanatların ipek tüylerine saklayıp umudu uyaklarıyla koşuyorlar ak güvercinler ve tutunup sevda başlıklarına bir şairin kalemiyle gökkuşağından yükseğe, yükseklere çırparak çırparak çırparak ........................ kanat ........................ kanat kanat-arak mı.? süzüldüler mi.? inanın bilmiyorum, çünkü/ herkesin kendi yüreğindeydi ak güvercini... .. |