Eylülün Yeri
Kaldıklarımdan bir tane daha verdim,
Gelmek üzereyim Mola yerinde,,, Son tepenin üstünde son adımını atmaya bir adım kala ılık ılık terler adam Eylülün başlangıç esintileri. ilk rüzgar ilk, ve... sanki son kez görebilecekmiş gibi sanki ilk ve son sanki, okyanus, yunus Açılıyor yosun yapraklar, cebinde inat, elinde kalem. ayaklarına dokunan meşhur şiirin hikayesini anlatmamak yerine, öylece duran, bu nehir? ne yi, düşünüyor. -düşünüyorken adam buluyor kendisini, Ve bir bardak buz gibi gül şerbeti Rahatlıyor. -Reklam aldık şiire- Kalkan otobüs aramızdan geçiyor ben, dokunuveriyorum. cımbızla söker gibi, en omzunun en ıssız köşesine, Parmaklarım özgürleşene dek üşüyor Bir nefes daha çekiyor içinden Öksürüğünden mi? bu dalga bende, bu kadar keskin dalgalanıyor -bırakacağım, bırakacağım,, derken!!! Önce bir öksürük daha. Sonra, Bir nefes, daha. ‘’Belki diyorum, belki de kesilen parçalarımı birleştiriyor. Ya! Bir belki unutmaya gebe midir? Ya da, bırakmak yarı yolda, onuncu harfte terk etmek romanı var mı? kitabımızda İsminin baş harfinden silmek kendini’’ Rüzgâr diniyor. -Toplayabilirsin, hatta avucunun içinde, hepsi Kollarını aç mesela, bir daha düşünmeyeceğini savur tarlaya Hani su taşırken karın Belki hepsi hayaldir Ama... Ama! diyor adam Çam kokusu harmanlamış tekrar, yeşili. her şeyi hatırlatır. sana. -Ateş için sağ ol- diyorum İkimizden biri gidiyor. Ve hesap yapacak bir köşe bulur insan başkasının yüzünde Her şey berraklıktan nasibini almıştır Karanlık bile, hatta zifiri Hele ateşi aldıysa. en fakiri olsan iki kaş arası bedava bir gülümseme bulur, yayılırsın, en kaytan yerine Gökyüzünü gören uçurtma avcısı için Ama, avcı masumdu dersin, o, her kimse? inanır. Sancılıdır adamın arife si, Göz altlarından okunur. Hak ların azizliği sinmiştir ensesine, mahçuptur. Kim neyin sırasına girer belli değildir onun için. ve katliam, hiç önemli değildir. Sopanın iki ucu boklu değnek bazıları da, sırf. çiğ. Adama koşarsın, Sen. Ben ise araf a. Sever insan araf ın yalnızlığını dimi? Asiliğini sever Ya da yerden yere vurmuşluğunu En güzeli de öylece, ikinizi izlemesi Ben değilken. Misal: Kendine geçerse yangın, Bu da, Olabilir. Fısıltı. Ne oldum dememek, demek kadar erdem midir? Sonra bir yelkovan Sonra bir yelkovan daha Sonra ünlem ‘Hal bu ki zaman pilsizdir’ Akrepte, zehirsiz. Adam cemşir saatine 3 okka çıkarır gibi, dalar. Kulaç kulaç Ezan okunur, okunur eylülde adam;Neyi beklediğini sorar birden bire, kendine. Belki de matematik kısıtlı, seferden şerefiyesiz dönmek gibi bırakır derinliğini bir bulut Göğsüne, kızıl darbe gibi şakaklarına iner hüzün, ayın tüm kanı çekilir adam, bana bakar. Ne demek istemediğimi anlatır. Soluksuzdur. Bavulsuz bir sefere gitmek, ne demektir? Diye sorar. Kaza olsa indirime girmez hakikat İsyanın tekerlekli sandalyesin de, elleri kelepçeli Ve tam teslimiyet Özürlüsündür, yaşama. Özürlüyümdür hayata, özürlüyümdür Siyasi aşkın doğal ilacı, ve damla damla kaybettiklerimin mezarına süzülen o damlalar olmasa, ,,,Kaymaz yıldız, öylece bakar. Arınmak asal kelime Son tepenin üstünde son adımını atmaya bir adım kala son halini gözden geçiriyor adam ılık ılk terledi. Bir türkü belirdi Gerilerden Daha gerilerinden Daha derin Ve daha yumuşak bulutlar dolanır oldu dört bir yanında Gemilerden sanki daha uzak Bir takvim belirir Şehrini özlemez olursun, bu mola yerinde Sana şehrini kendi elleriyle getirmiştir çünkü, akşam Akşam, Çünkü, eylülidir Bir de sevda Olmazsa olmaz, bir mum alevinin çığlığıyla, barış Kafasını uzatır, anlı şıpır şıpır damlar. Budur otobüs, Adımını atar. Adam gider. |
Sevgiler...