BİR SOLUK DÜŞBir soluk düş görürken uykunda, Rüzgâr saçlarını yoldu ömrüm. Gökteki yalnız yıldız da, düşerken ufkunda, Kamburun ağır sırtında, dizlerinin üzerine çöktün ömrüm… Daha toy, daha umarsız, daha zindeydin de, Bir türkünün buğulu, ırgalanan sesinde, Nağmeler kilitlendi, sesinin tellerinde, Yüreğindeki acemi sevinç ile, çok erken ödeştin ömrüm… Kaygılar talan etti, gençlik çağını, Keder bağından, topladın salkımlarını, Şakladı çıplak sırtında, haksızlık kamçıları, Kemendi boynuna takıp, mezarını kazdın ömrüm… Ne bir derdine derman, ne bir anlayış, Biriken heveslerine, kulaklar tıkanmış, En güvendiğin dağlara da, kar yağmış, Bin parçaya bölünüp, tuzla buz oldun ömrüm… Öfkeli sema gibi, homurdandın durdun, Ürküttün kuşları, kolun kanadın yoldun, Saatleri durdurup, sessizliğine kurdun, Öyle yırtık ki urban, yamalasan da, çıplak kaldın ömrüm… Sabret dedim sana , daha çok fırtına var, Hayat acımasız, uzadıkça uzuyor yollar, Gri gecelerin göğsünde, uğuldadıkça rüzgâr, Tebessüm bol geldi yüzüne, sarktıkça sarktı ömrüm… Geceleri gündüzleri, karıştırdın birbirine, Daha yaşayamadan heveslerini, ölümü akıttın bilincine, Çiğ damlalarını getirip yapıştırdın, kirpiklerine, Bekleme! Birikmiş alacaklarını, alamazsın ömrüm… Özünü kim kuruttu ben bilmem, Koruyamadın bahtını, her gün artçı deprem, Kimselere kalmaz bu dünya, utansın herkes ettiğinden, Hayat dediğin nedir ki? Bir nefeslik can kadar ömrüm… Hatice ÖMRÜM |
hem hece ölçüsü, hem kafiyeyi tutturmak zordur...
daha fazla okuyarak deneyimlerle daha iyi olacaktır...
saygılarımla...