KIRMIZI KURDELE TAKAMADIM ÖMRÜN SAÇLARINA!...duvarda bir takvim içinde günler salınır sallanır yapraklar düşer dalından her gece belki de üstünde yazılı bir isme oysa elinde küçük bir gergef dilden nağme, gözden umut işlenecek nakışlara ilmek ilmek umursamazlığın kahkahası duyulur inceden daha vakit çok her sabaha yeniden doğar gece aslında sahici sanmıştım resimli maarif takvimindeki günleri meğer yalanmış resimdeki adaya hiç kimse uğramamış her gün düşlere çocuk isimlerinden fallar tutarken kabardı denizler köpük yuttum ciğerim yanar yosun tutan taşlar da ufalanıyor dalgalardan yediği her darbede şimdi titrek kalbimi tutuyorum ellerim soğuk ah bu yolculuk galiba rengim de biraz soluk bugün dilini yuttu aynalar koltuk, kanepe ve çokça da kapı konuşuyor haydi kalk yolun uzun bir acı kahvemizi içseydiniz vaktiniz hiç mi yok ben henüz hazırlanamadım ve daha bitmedi nakış son bir çaba ve son istek bari şu ömrün saçlarını tarasam dağınık kalmasa bir de kırmızı kurdele taksam, yok mu müsaade çaresiz atıyorum bir adım durup ardıma bakıyorum merak işte acaba hatırlanır mı adım?... Fergül 05.06.2006,17,00 |
durup ardıma bakıyorum
merak işte
acaba hatırlanır mı adım?...
tebrikler çok güzel bir şiirdi kutlarım....