Bozcaada’da bir kahve içimi...“Getir” dedim... “Kahveyi koy önüme...” “Damla sakızlı olsun...” “Yanında da sigara...” Arkamda kalesi Bozcaada’nın... Sırtımı.. Sanki onun burçlarına dayadım... Oturdum... Ege’ye döndüm yüzümü... Eser aklımı başımdan alan bir rüzgar... Başımın üzerinde uçuşan kargalar... Ve sağ tarafımda tepede Aburga Ahmet Dede... “Hoş geldin” der gelene... Gideni de uğurlar... Getirdi çocuk... Kahveyi önüme koydu... İlk yudumu aldım kahveden... İçime huzur doldu... Ama esen rüzgar yüzünden... Sigarayı yakmak... Zordu... Ada Vapurunun çalan düdüğü... Rüzgarın sesine karıştı... Araçlarından inen herkes... Adayı son kez görmek için yarıştı... Biliyordum ki... Gidenlerin hepsinin aklı... Kendilerinden gittikçe uzaklaşan... Tenedos’ta kalmıştı... Birazdan... Alaybey Camii’nden okunacak ezan... Şadırvanda aptesini alıp... Namaza yetişecek bir Müslüman... Akşam üzeri... Sanki uzaklardan geliyor çanın sesi... Bilirim yaşlı bir Rum ıstavroz çıkarıyor... Ama yazık ki gözlerinde okunmuyor... Eski güzel günlerin esamesi... Bitti kahvem... Son dumanını sigaramın... İçime kuvvetle çekip... Rüzgara saldım... Ellerini tuttum sevdiğimin... Burada başlamıştı ya aşkımız... Bir daha anlamıştım Bozcaada’da... O olduğu zaman... Ben vardım... 15/12/2011 Akşam, İSTANBUL |