Anılarınızla birlikte çöplerinizi de götürün...
Önce giriyorsunuz bedenime, üşüyorsunuz...
Ateş yakıyorsunuz acımı düşünmeksizin. Atıyorsunuz nefret, kin, sıkıntı, yalan, ihanet, ihtirasınızı bulduğunuz yere... Yaşıyorsunuz kalbimde, gözlerimde... Geziniyorsunuz her zerremde, basıyorsunuz her parçasını yaşayarak döşediğim sevgilerime, sevinçlerime... Kirletiyorsunuz temiz duygularımı kullanarak, Eskitiyorsunuz oynaya oynaya... Harcıyorsunuz faydalanın diye bıraktığım ne kadar aşk varsa... Ve gidiyorsunuz ardınıza bile bakmadan... Ya unuttuğunuz çöpleriniz; nefretiniz, yalanınız ne olacak? Yaktığınız ateşleri kim söndürecek şimdi? Kim temizleyecek kullandığınız duyguları, kim koyacak yerine şimdi hiç doymayacakmışçasına harcadığınız aşkları? Ve beynimde bıraktığınız sancılar... Her gece, geceyle birlikte omuzlarıma binen ağır baş ağrıları... Olmayan sesleri duymak, görülmeyen korkuları yanında yatırmak... Bilir misiniz nasıldır? Ben biliyorum. Uykunuzu korkutur o korkular, ne kadar cesaret vermeye çalışsanız da kaçar. Baş başa bırakır sizi ve başınızı kaldıramazsınız hissettiğiniz korkuyla, omzunuzdaki yüklerle... Nereden bileceksiniz? Yaşadınız, harcadınız, kullandınız, kirlettiniz ve gittiniz! Hiç düşünmediniz ki, geride ne bıraktığınızı. Karanlık yollar bıraktınız, dumanlı şehirler ve kanlı gözler, uykusuz geceler ve nefret dolu bir yürek... Ve bu yürek hiç yılmayacakmış gibi, hiç yıkılmayacak, yok olmayacak gibi siz açgözlü, doymak bilmez insanların tüm tehditlerine hala açık... Evet, henüz yıkılmadı. Hadi ne duruyorsunuz? Gelin de kirletin! Başarabilecekseniz bitirin çocukluğumdan kalan tüm sevinçlerimi! Hadi ezin, büyüttüğüm çiçeklerimi, toplayın ayaklarıma kadar kök salan 18 yıllık ağaçlarımdan sallanan masumiyet meyvelerini... Sonra yine gidin. Gidin ama toplayın bıraktığınız kötülükleri. İş açmayın başıma, gidin! Anılarınızı da alın, çöplerinizi de alın ve gidin! Başka bedenleri kirletmeye... Yunus Lekesiz |
HOŞGELDİN sayglar..