MUHASARA !...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın 1992 de İstanbulda yaşadığım tatsız bir anım...
sene 1992 Sirkeci’yi seyirdeyim bir ikindi vakti… seviyorum ya efkârı paratoner gibi illa beni bulacak anlamış değilim… insanların öldüğü Big Beng’ten bir patlama bir anda ortalık toz duman muhasaradayım !... polis ablukasıyla kapatılan caddenin orta yerinde ben kafama dayalı, mekanizması çekilmiş MP 5 masonet kelepçe bileklerde bilezik asfalt üzerinde yüzükoyun can havli, vaveyla ana avrat küfürdeyim… koskoca İstanbul’da “neden ben?” diyemedim diyemezdim hem esmer, hem kapkara sakallarım bağıra bağıra her yanım “doğuluyum” diyor potansiyel suçluyum anlayacağın daha ne olsun? bende olsam beni yakalarım! Gayrettepe terörle mücadeledeydi zındani hücrede mücadelem zemheri buzhane beton başucumda Azrail yataksız yorgansız canımla cebelleşmekteyim!... aleme ifşa açık aleni bir hela rezili rüsva “ölme eşeğim ölme” peh… çok sonra anlamışlar bir yanlış anlaşılmaymış meğer beni almaları çok da tın “Allah yok, Peygamber izinde” diyen sapkın zihniyetten sosyal adalet bekleyecek değildim deşarj için savrulan küfürler de, gözlerim kapalı kafa göz dalmaları da “şakadandı” deyip geçmişim ben zaten benden geçmişim… Neyse, öksürük, salya, sümük saldılar beni geç elden cigarasızlık başıma vurmuş sivil polisin birinden isteyecek oldum ağız burun, “ha s…tir” dese de vermişti sünger gibi çekiyorum başımda duman ilk işim bir telefon kulübesi elimi cebime attığımda beni düşündüklerinden olsa gerek ki kafa kağıdım gibi taşıdığım avuç dolusu jetonlarımı almışlarda sorguda sağa sola deli hamlesi bulduğum ilk jetonla onu aramaktı işim “Onu” unutmayan, unutulmayan onu… her zamanki gibi talihim yine köpek çekecekti konuşmamız yarıda kesildi ellerim şakaklarımda en klasik tabiriyle bastım kalayı küfürün bini bir para! efkârı döşümün en dibine oturtup bir yari düşündüm bir de beni düşündüğünü yarin yığılırken olduğum yere! anladım ki bir o beklemişti beni bir o ağlamıştı uykusuz gecelerce bir yanı yitik anam gibi! ah hazanım! baharda dökülen yanım! sara nöbetim! hışımla çaktığım ilk cigaram yalnızlığım herkesim çaresiz her anımda sinemde solunan nefesim … moktan dünyada gerisi teferruatmış meğer gerisi yalan canıma kasıt çektiğim her nefeste hani der ya büyük nükteci nüktesinde cigaram gibi “Bir onu gördüm benim için yanan!!! Şükrü AKTAŞ |