Cıgaram ve Ben...
deli dolu, deli kan
gençlikte kafalar duman hele bir de cigara tüttürdüm mü değme gitsin... lisede başladım bu illete hevesle ne büyük hazla hava atardık millete erkekliğe atılan ilk adım sayardık arkadaşlarla her teneffüs zula yerlere koşardık tadımızı kaçıran durumlar da yok değildi okulda öğretmenlerden evde büyüklerden köşe bucak saklanırdık çok muzdariptim bu hallerden hep özgürce cigara içmekti tek hayalim gözlerim kimseleri aramadan başı dik bir kumandan edasıyla elimde cigaram dumanlanmak dumanlanmak pehh... ve gün geldi öyle de oldu büyümüştüm büyüklerimiz de birer birer ebedi saadete göçmüşlerdi özgürdüm artık ama bir tuhaflık vardı bu işte tat alamıyordum almam gerektiği yerde halbuki yıllarca özlemini duyduğum şeydi peki bu duygu karmaşası nedendi? Anlayamamıştım açıkçası… hani hiç kimseyi takmayacaktım hani kınından kılıç çeker gibi cigaramı çekecektim hani umursuzca, çırçır çarşısını ateşler gibi kibritimi çakacaktım hani dumanlı dağlar gibi başım dumanlanacaktı öyle de oldu ama dumanlı dağlar gibi değil içten içe yanan volkanlar gibi! meğer ki özlemini duyduğum şey bu değilmiş her gidenin ardından saklanılacak kimsenin kalmayışına ağlarmışım meğer ki yasaklı heveslerin verdiği hazı ararmışım artık kimden saklanacak, kimden kaçacaktım yok, saklı heveslerinde tadı yok artık çünkü saklanılacak değerde büyüklerimiz de kalmamıştı yalnız ben ve hazsız özgürlüğüm kaldık geride büyüklerimin tüm özlemlerini, hasretleriyle gömdüm içime gidişleriyle, ciğerlerime inat cıgaramdan çektiğim her nefeste şairin dediği gibi; kırılan kalbimin cam kırıkları batıyor içime! ... Şükrü AKTAŞ |