susmak
gündüzün uykusunda...
gecenin uykusuzluğunda.. ayıkken görülen rüyanın en derin halinde.. içimde ta bilinmeyen bir yerde.. her anda ve her halimde.. acıtır kalbimi adını bilemediğim gizli saklı bır şey.. ateş desen değil su desen hiç... ağlamak için sıraya giren kalemin mürekkebi.. şiirleri suskun bırakan hüznün rengi... şairi çıldırtan kalabalık... aşka dert yanan yalnızlık.. denizleri çıldırtan dalga.. dalganın umarsız kıyıya kafa tutuşu.. ne desem; ne anlatsam; ne yazsam bilmem ki; bilmenin cehaletine gölge düşüren çaresizlik... gündüzün geceye açılan penceresinde.. gecenin karanlığa küskün kapanmayan kapılarında.. rüya içinde kendini ayık sandığın aldanmışlık halinde.. içimde ta bilinmeyen bir yerde.. her anda her halimde.. incitir aklımı adını bilemediğim bir şey.. sevda desen değil aşk desen hiç.... gözlerimde damlaya dönüşen titreklik.. hüzne mutluluk boyası çalan yabanilik.. kalabalıkları yalnızlığa yalvartan cinnet.. kağıttan gemileri dipsiz dalgalarda boğan ihanet.. kıyısı olmayan denizlerde yüzmeyi seçen sevimsizlik.. ne desem; ne anlatsam; ne yazsam; bilmem ki; bilmenin cehaletine gölge düşüren çaresizlik... iyisi mi ben... iyisi mi ben... YINE SUSSAM... said sefa 13-ağustos 2012 |