siir
Hüzün kuşlarının yüküdür ,bakışlarının yorgunluğu
Arkalarına bakmadan terkederlerken Beni öptüğün güneşin rengine bulanmış dağlarını ömrünün. Belki yorgunum belki yaralyım belki pişmanım Ama belli ki kormaktayım,bak! Şimdi bırak diyorsun elllerimi ,tam düşme vakti iken Geniş kanatlarından göç eden kuşların . Anlamıyorsun derdimi Benim harcım değilki sensizlik Ellerini bırakayım... Tüm emanetlerin bendeyken bir tek kalbimi gömdüm sabra Sarp bir kayalığın ucunda iki avuç topraktı paylaştığım Hiç bir merakım kalmamışken ölmeye Sessizliğinin keskin alkol kokulu makamına bulaştım Bedeli bir ömürken sana kavuşmanın Şükret diye fısıldasa ne yazar şehir ,kulağıma İstenecek herşey sırnaşık bir kedi huysuzluğuyla Basit ,anlamsız ve köhne kalıyor Seni senden istemenin yanında Sende olduğumun ispatıdır , Lausadaki bir kadının sütündeki saflık Ve her doğum daki sancı acımdır , haykırdığım Sen bu dunyaya bağışlanan en güzel şey Sen benim intaharımdaki eşiğimken Ölsem bile birgün Sana doğacak olduğumu bilmem yeter. |