aydınlık
taş boncuktan
kolyeleri vardı kadınların sihirden büyüden renk renk boyalar sürerlerdi saçlarına kibelenin önünde yatıp uyurduk de ki Mustafa’yım ben cihan padişahının oğlu de ki Atila’nın zehirli çarşafı yollardan izlerden geçtik populasyonun kurası gibi ana düştük gözdük gözleyendik kimi vakit karanlığın içinde aydınlığında gördük gerçeği sevdik sevdalandık ışığına ölümsüz aşk için ölmeyi seçtik öylesi bir aydınlığın içinde bul beni çocukluk düşlerimin arkasında kendimi seyredeyim sırrımı bir tek vefalı balıklar bilsin bir olalım aşkın içinde orada sevişelim seninle zamansız duraksız aydınlık olalım |