Beklediğim yerde yoksun, Yalnız bildiğim bir yerdesin...
"Şimdi bana bir şans verilmeli.
Zamanı geldiğin an’da durdurmalı ve ertesi gidişlerini yasaklamalıyım." Bir veda sahnesinin en çoğul yalnızıyım. Ve içimde parçalanan bir şehrin kalıntıları arasında kalmış bir yürek var. Bildiğim hiçbir iyileştirme sözleri işe yaramıyor. Durdukça daha çok kanıyor içimin en bilinmezlerinde ki yara. Kendini tanımayan bir yabancıyım artık. O gelmeden yaşamaya niyetim yok! Kaç asırlık bir özlem bıraktın bana. Üzerimden milyon yıllık bir aşk geçiyor şimdi. Dışarıda inatçı bir yağmur var, Silinmesin diye şemsiye tutuyorum bozuk kaldırımların üzerinde bıraktığın ayak izlerine. Kendimde değilim; Giderken bıraktığın bir elvedalık kalabılığın arasında, Ve kulağımda yankılanan son sözlerin tekrarı var. Gülüşünün başladığı yerde ölmek isterdim. Sonra ellerinin arasında büyümeye muhtaç bir çiçek, Bir sardunya olmalıydım. Ölüm provaları yapıyorum her gece. Bilmiyorum, Hangisi daha acısız ve daha çabuk kavuşturur beni sana. Kimse bilmiyor oysa, Bu zaman denilen ilaç, Hiçbir işe yaramıyor bu aşk işlerinde. Ben ki, en iyi yaptığım şeyi bir tek sende tekrarlayamadım. Unutmak! İçimde tekrarı olan bir şarkısın. Yine gel, Aynı yerden içime düş. Ve çıkma. Bütün tali yolları kapatırım o zaman. En fazla gözlerime yerleşirsin, Yüreğimden kaçıp. Sana veremediğim sözler birikti dudaklarımda. Ve sustuklarım da sana dair, Yazmaktan korkan kalemim izin vermiyor içimdekileri kusmama. Bir yürek kaç kişilik bir aşka ev sahipliği yapar. Oysa bilmiyorsun, Ben dikenli tellerin arasında saklandım hiçbir aşka yakalanmamak için. Şimdi bu neyin nesi diyebilirsin. Siyah saçlarından kendime bir darağacı yapabilirim. Göz kapaklarının kapandığı yerde asarım kendimi sana daha yakın olabilmek için. Aşk intiharları ruhları öldürmez bilesin. Bu eylem sadece sana yakın olabilmek adına alınmış bir karardır, Parmak uçlarının ve dudaklarının değdiği yerlerin huzurunda. Bilsem ki bir gün bitecek bu hasret, Bütün otobüsler sana götürecek bu yorgun bedenimi, Bekleyebilirim yine de bu belirsizliğin içinde. İçinden yolcu geçmeyen şehirler arası yoldum hep. İçimden geçtin, Ve üzerimde durup, Tüm çıplaklığınla üzerime serdin bedenini. Sessizce sızıp içine, Teninde sakladığın acıları çektim birer birer, Habersizdin! Şimdi çıkar çantanda yıllanmaya yüz tutmuş aynanı, Ve gülüşlerine bak. Bu bütün sahte gülüşlerinin en gerçekçisi olmalı. Acısız bir gülüş yakışırdı zaten dudaklarına. Bu sessizlik hüznümün ve sensizliğimin kalıcı bir gerçekliğidir. Gittiğin yolda bendim. Beklediğin otobüs duraklarıda. Sana varmak adına, Bu dünyaya sığdırılmış her şeyden vazgeçtim. Ve vazgeçtiklerim bana düşman olsa da, Senden vazgeçmeye niyetim yok. Bıraktığın özlemle yetinmeye çalışmak kolay değil. Sen bir yanımsın şimdi. Ve benden kilometrelerce uzak. Nasılsa bir yarım sende, Yaşarım belki de bir bacağı kopmuş köpek gibi. Yarım ve aksak bir halde. Tutamayacağım sözler vermedim hiç; Sana dudaklarımda sakladığım son sözümü söylemeden ölmeyeceğim. Geçmeyecek bir ağrı bu bende ki, Yüzün tekrar değene dek göğsüme. Sessizliğimse, Sen gelene dek dinmeyecek. Bıraktığın yerdeyim, Vaktinden önce gel ki, Seni görmeden göç etmeyeyim bu dünyadan. Bilmiyorum çünkü, Cennet mi yoksa cehennem mi gideceğim yerin adı. Gözlerimle bakabilirsen eğer bir gün kendine, Kadın gözüyle değil, "kadınım" gözüyle baktığımı göreceksin... Bekliyorum, Beklettiğinim... |