olympia
kırık mermerlerin
serinliği göğsümde bu akşam teskin oluyorum dik bir yokuşun merdivenlerinde... isimleri bilmeden... kuyulara batıyorum bu akşam akşam güneşleri gibi döne döne içimde çıkrık sesleri görkemli çınarlar camilerin yoldaşıdır altında kır masası ellerinde bardaklar küçük semtlerde oturan insanlar kadar mutluyum ya da hayal ediyorum öyle olduklarını olsun... salçalar böyle kaynar kararan bakraçlardan, ateşiyle kırmızı buhranlar yükselip yapışırken gözlere kadınları oturuyor köyümün, bu dünyadan göçmüş kadar huzurlu ve de meşguller... bakırı yakan alınlar kadar temizi var mı alınlarınızdan öpüyorum... bakırcılar çarşısında adapazarımın siz, kaybolmadınız hayır ben yaşıyorsam eğer siz de kaybolamazdınız her gelen yeni bayramında çocukluğumun yine el sallıyorum... yaşayamayacak kadar geniş, engin hayallerim var hiç yaşanamayacak son yolcuğumda bir mağaraya batmak tıpkı afrikada ki filler gibi bir bildikleri var elbet yaşlı fillerin her baktığım yerde okumaktan yorgunum... tıpkı açan bir çiçek gibi solmadan önce bu akşam civarındayım köyümün yine arıyorum.. sırtımda tüm yüklerim dağ taş tepe, rüyasında bu görkemli akşamın borçları ödüyorum ya da öyle hayal ediyorum. olsun... 29.07.2012 |
okumaktan yorgunum...
tıpkı açan bir çiçek gibi
solmadan önce
bu akşam
civarındayım köyümün
yine arıyorum..
sırtımda tüm yüklerim
dağ taş tepe,
rüyasında bu görkemli akşamın
borçları ödüyorum
ya da öyle hayal ediyorum.
olsun...
Kutlarım...