6
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1583
Okunma

bazen öylesine ümitlenir insan
açar kollarını kartal edasında
semanın uçsuz bucaksız
deryasında süzlür, süzülür
ne gam kalır, ne keder
mutluluk sahrasında
uçar dolaşır
bazen bir ağacın altında
yorgun argın oturur insan
küçük bir ot fidesi ilişir gözlerine
baktıkça o fideye içine girer
çınar ağacına dönüştüğünü
ve dalları arasında
hayalin badallarında
yükselir ağacın zirvesine
insan
bazen elinden düşen
doksan dokuzlu tespih tanesinde
bir cismin sureti görünür
bazen damla birikintisi karınca gölünde
su yüzündeki karıncanın yerinde
kendini okyanusun derinliğinde
boğulurken görürsün
bazen bir kaplumbağa gibi çekilirsin içine
dertlerinle sarmaş dolaş olursun
bazen susar insan, işte o an!
sustukça içine kan kusar
cehaletin vizyonunda
filmini izlersin
ve
bunca hayali yolculuğun sonunda
bir talkın duyulur keşmekeş duygular arasında
uyanır, irkilir, döner, kaldığı yere iner insan
yalnız başına ıssız bir yere
orası belki de bir dağdır
deredir, yada çok yüksek bir yerdir
uçurumdur
vesselam kimsesizdir
uca gelir tam ömrün son nefesini hissedersin
titrer, titrer ve öze gelir insan
heyhat sen ne kadar üzersen üz
tefekkür sende başlar sende biter
uçurumun ucunda da olsa
zindanın dibinde de olsa,
imanlı insan özdedir, düzdedir
senden asla vazgeçmeyeceğim der
ve şükründen zerre kadar eksiltmez
daima sahibini över ve yine ona döner
bir mırıltı duyulur
yorgun bedenin sessizliğinden
koyma kimseyi zorda yarabbi
yükleme sırtımıza evhamı vesveseyi
dünyanın külfetinden
günün zilletinden
karanlığın gamından
cehennemin şiddetinden
sana sığınırım.
5.0
100% (6)