AHVÂL-İ HÂLİMŞiirin hikayesini görmek için tıklayın "umut ektiğim sürece topraklarımda her mevsim, habersizce... keyifle yeşereceksin dallarımda"
Ahvâl-i hâlim
tavaf ederken kutsallığa savruk ruhumun asi küllerini bastırdım parmaklarım ucundan gezinirken son yudumla birlikte baş ucumda duran sigara tablasına acımsı bir tat neden; dilimdeki burukluğa dokundum yıllardır katsayısını artırarak çıktığım çekmeceler dolusu bir yığın pişmanlığın tecellisine kuytu köşelerinde saklıydı açığa çıkmaya ürken düşlerin silüeti nasıl da hamle yüklenmişler yağan sağnaklardan sonra amaç taşır gibi gizem dolu bulutların peşinden gece ışığını esirger olmuş belli ki sancılı bir doğum yine sabah geç olacak kireç duvarlarda ki suskunlukta yüzümün aksi vurur aynaya bir rüzgar eser, odanın ayazında donuk ses tonunda ellerim dağınık saçlarım arasında yanılıyor muyum yoksa bildiklerimden ruhumda ise bir daralma çığlığım duyulursa şaşırma vakit en yakınımdan geçen adımda alır; en uzağımdan götürür beni sana sence "hesapsızca yaşamak" kaç parantez açımına eşit kaç sene gerektirir çok mu önemli veya bunların toplamı kaç zorlu kaçışa gebe kaç isimsiz ihtilâle bedeldir varlığın armağanken ömrüme tahmini yanılgılar ölçer mi içimdeki dalgalanmanın şiddetini gerçek olan nedir aslında; yalansız, sorgusuz ve de suâlsiz seni kabul etmektir şimdi zaman avuçlarımda sımsıkı tuttuğum mesafede bana sana benzemek sana sımsıkı sarılmak kadar seni düşlemek de çok güzel... işte böyle güzelim ahvâl-i hâlim bundan ibaret... 03temmuz2012 |