boş koridorlar
aynı çağların içinden geçtik
belki değemeden çeperlerimize birer yabancıydık madem birbirimize bırak öylede kalalım poker masalarında savrulsam ne yazar şişelerin dibine çökelsem boğazımda biriken tortular yutkunmalara mahkum buruk sözüm var içmemeye en karanlık çağlardan çakılıp çığlıklarım dövüyor sahilleri içimden geçenleri yazsam ne olur yazmasam ney sarmalı mı kalemi geriye ağır ağır kağıttan kaleme uçuşan kaybolan küçük hayaletlerin alfabesi gibi tarihten silinip olur mu dersin? var mısın? peki sen ne dersin? boşver sormadım say görmedin say duymadım say yaşamadık say sen aynı ipte dizili tespih taneleri kadar biribirine bağlıydık oysa tek bir darbede yıkılan harabeler, hurafeler fısıltılar, hayaletler hayal-etler eridi sönük volkanlarımda tek umut kalmadı geriye kül yağmurları altında hiç bu kadar romantik olmamıştı yürüyüşlerim hayret az gittik uz gittik dereler tepeler ne çare sonunu getiremedik bilemedik sonunu bilemediğimize gömüldük bir göçük altında kaldık yardımsız yardımcısız hepsinden kötüsü umutsuzluktu... bakamadık gözlerimizin içine söyleyemedik söylenmemesi gerekenleri aynalarda yansımalarımız kaldı görecek tek bir kişi olmadan sırlarımızla başbaşa paşa paşa ve her koyun kendi bacağından asıldı baktık kuzu kuzu.. topuklarımızdan sallanırken darağaçlarında; mutlu musun? mutsuz muyum? kimin umurunda? 30.06.2012 |
belki
değemeden çeperlerimize
birer yabancıydık madem
birbirimize
bırak öylede kalalım
poker masalarında
savrulsam
ne yazar
şişelerin dibine
çökelsem
boğazımda biriken tortular
yutkunmalara mahkum
buruk
sözüm var içmemeye
en karanlık çağlardan
çakılıp çığlıklarım
dövüyor sahilleri
içimden geçenleri
yazsam ne olur
yazmasam ney
sarmalı mı
kalemi geriye
ağır ağır
kağıttan kaleme uçuşan
kaybolan
küçük hayaletlerin
alfabesi gibi
tarihten silinip
olur mu dersin?
var mısın?
peki sen ne dersin?
boşver sormadım say
görmedin say
duymadım say
yaşamadık say sen
aynı ipte dizili tespih taneleri
kadar biribirine bağlıydık oysa
tek bir darbede
yıkılan
harabeler, hurafeler
fısıltılar, hayaletler
hayal-etler
eridi sönük volkanlarımda
tek umut kalmadı geriye
kül yağmurları
altında hiç bu kadar romantik
olmamıştı yürüyüşlerim
hayret
az gittik
uz gittik
dereler tepeler
ne çare
sonunu getiremedik
bilemedik sonunu
bilemediğimize gömüldük
bir göçük
altında kaldık
yardımsız
yardımcısız
hepsinden kötüsü
umutsuzluktu...
bakamadık gözlerimizin içine
söyleyemedik
söylenmemesi gerekenleri
aynalarda yansımalarımız kaldı
görecek tek bir kişi olmadan
sırlarımızla başbaşa
paşa paşa
ve her koyun kendi bacağından asıldı
baktık kuzu kuzu..
topuklarımızdan sallanırken
darağaçlarında;
mutlu musun?
mutsuz muyum?
kimin umurunda?
30.06.2012
Ersin UYANIK (obsidyen)
Harika bir seslenişti, emeğine yüreğine sağlık
Kalemini yüreğini kutluyorum
Kalemin daim olsun usta
Saygılar selamlar