Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
SEVDAMIN BEKASI . . . şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SEVDAMIN BEKASI . . . şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
harika bir şiir ve yorum:)) bu arada yepyeni şiirlerim:) lütfen dinleyin:) http://www.youtube.com/user/bbiricik09 http://www.pleashop.com/U68352,2652,sensizligin-hicbir-seyindeyim.htm
Aşk üzerine yazılmış bir baş yapıt sanki...Acısı,özlemi,yaraları ve delicoş mutlulukları ve ne varsa aşka dair söylenecek,hepsi başka güzellikte anlatılmış... Bu şiir sanki bir tiyatro: Şiirde baştan sona kullanılan sözcüklerin tümü ise seyirci, ve şiirin sonu,yani final kısmı,seyircilerini ayakta alkışlıyor... Tebrikler bütün kalbimle Dostçakalın
Aşk zamana meydan okur; ama, sen karşı koyamazsın ona. Orada durup öylece bekleyemezsin geleceği. Bir adım atmalısın, bir el uzatmalısın aşka doğru.
Aşkın anahtarı cesaret değil mi yar? Cesur olmak gerekmez mi bir sevdayı yaşamak, büyütmek için?
Kaç gece geçti hesaplasana…Kaç gece bir sonraki günü düşünerek geçti. Neler yapabilirdik, neler yaşayabilirdik düşünsene…
Her sabahı birlikte karşılamak vardı seninle. Sevişmekten yorgun düşmüş bedenini öpücüklerle yeni güne hazırlayabilirdim. Gözünü açar açmaz ilk gördüğün şey ben olurdum ve sen benim yüzümde mutluluğu görürdün.
Bu kentin sokaklarında el ele dolaşabilirdik. Girmediğimiz sokak kalmazdı. Bakışlara aldırmadan sokağın ortasında sarılıp öpebilirdim seni.
Bir şarkıyı sözlerini bilmesek bile bağıra çağıra söyleyebilirdik. Sonra bir filme gider, bir kitap okur, bir martının bir lokma simit kapabilmek için vapurların peşinden bıkmadan uçuşunu izleyebilirdik.
Paylaştığımız her anı, beynimize bir daha çıkmamak üzere kazınırdı. Özlerdik birbirimizi delicesine. Bir saati yalnız geçirsek, bir sonraki saati iki saatlik yaşardık, arayı kapayalım diye.
Peki biz ne yaptık? Aşkı bir bekleyişin sırtına yükleyip ona sadece uzaktan bakmakla yetindik. Her an aşkı yaşamak varken, her gün birbirimizi yeniden keşfetmek varken, bu yolda birer kâşif olmak varken sürgünleri yaşamaya mahkûm ettik birbirimizi.
Bu sürgünlüğe son vermenin zamanı geldi artık. Sana huzur vaat etmiyorum. Aşkta huzur arayan yanılır. Ben tutkunun, en koyu sevdanın sözcüsüyüm. Onlar adına konuşuyorum. Yarını olmayan zamanlarda erimek adına konuşuyorum.
Gözlerinin içine bakıp “Seni Seviyorum” demek istiyorum. Aşkın akışına kapılıp hiçbir kaygı duymadan gidebildiğim yere kadar gitmek istiyorum. Kokunu içime çekmek, teninin sıcaklığı ile irkilmek istiyorum. Yaşama senin adınla anlam katmak, mutluluğu bulmak ve bir daha kaybetmemek istiyorum.
Seni istiyorum ey yar, canıma bir can daha katmak için, daha mavi bir deniz, daha mavi bir gökyüzü, daha mavi bir sevda için.
Seni istiyorum, yarın, öbür gün, öbür hafta, öbür ay, öbür yıl değil….Şimdi!
Mehmet COŞKUNDENİZ harikaydı şairem,alkışlıyorum yürek sesinizi,daim olun....... saygılar______________-
Öncelikle şunu itiraf etmeliyim daha önce okumadığım bir kalem (ya da hatırlamıyorumdur belki) Türkan abla ya tasarladığınız fotoğraflar çok hoştu, fotoğraflara olan merakım beni buraya yönlendirdi diyebilirim
Ki! İyi ki gelmişim.... Çok güzel bir şiir karşıladı önce beni sonra hayranı olduğum bir nefes kucakladı Sanırım bir favori şairim daha oldu
Çok güzeldi efendim kutlarım yazan yüreği Saygıyla
Vuslat,en çok bir sonraki gelişini özlemekti...Her bir dizesi başlıbaşına şiirdi lakin vuslat hiç bir yerde bu kadar anlamına anlam katmamıştı...Kaleminizin kahramanlığı harikulade
ne düşündüm biliyor musun iyi ki ziyaretime geldin ve iyi ki ben narkozdan daha gözümü açar açmaz benimleydin yoksa yalan bile derlerdi....ki..... iyi ki Rabbim şahit kıldı seni.. elhamdülillah..
Ben ağlamak istiyorum... Beni hep sev sen yaaa... Ve ben hep sana narkoz sonrası değil, Cuma ertesi geleyim canımmmmmmm...
Lütfen bunu şiir olarak yaz büyük peri'm... Ben daha narkozdan ayılmamış gözlerin ben Edebiyat Defterinden SNKY dediğimde fel fecir açılıp nemlendiğini bilirim, iyi bilirim...
sen küçük kız sen peri sanırım sabah güzel bir güne merhaba demek için; şu gördüğüm karedeki yüzüne bakmak kafi hani herkes gülebilir, gülümseyebilir fakat bir tebessümle koca bir dünyayı kim bir resme taşıyabilir gözlerin gözlerin kırlangıç göğü kirpiklerinde kanatları ıslak martıların ayak izleri saçlarındaki her telde bir başka rüzgar lodos, samyeli sen küçük kız, sen bakışlarıyla kız kulesi efsanesine ayna tutan bir İstanbul perisi...
"Hüzün Vesikası " nda hissettiğim yüksek irtifa ve tansiyon burada da devam ediyor.
Şiirlerinizdeki yoğunluk yaşamın pek çok doğal haliyle tabir edilebilir belki.. fakat şiirlerinizi okurken daha farklı bir ruh halinin hakim olduğunu az çok idrak edebiliyorum. Yazmanın kendisine hüzün verdiği böyle ince bir ruhun ufkunun hep genişleyip, yayılacağını sezinlemek sanatın diğer alanlarında verilecek muhtemel diğer güzel eserler hakkında çokça merak ve ip uçları va'dediyor.
Fotoğrafta yakalanan ifadeyle şiirin yakıcı etkisinin pekiştiğini söylemeyi de unutmadan Okumuş olmak bahtlılığıyla..tebriklerimle
Zaten varolanı paylaşmam bir bereket vesilesi oluyorsa ne ala, ama sizin hüsnü zannınızın aksine ziyaret ettiğim sayfaların çoğunluğunda beğendiğim eserlere bunu ifade etmekte hep aciz kaldığım için ve israf-ı kelam ederim diye sessiz sedasız çekip gittiğim halde bazen dayanamayıp yazdığım birkaç kırık dökük yorumu, sonradan "acaba hiç yazmasam daha mı iyi, hayırlı olurdu?" diye değerlendiğim oluyor.Gerçi hiç yorum yazmadığımda da bunalıyorum.Yine de güzel sözleriniz için çok teşekkür ederim.Yazmak nasıl bir ihtiyaç haline geliyorsa, değerli kalemleri okumak da güzel bir ihtiyaç.
Bu arada ilerleyen zamanlarda çektiğiniz o pek kıymetli fotoğraflarınızdan bazılarını şiirlerim için rica edersem hiç şaşırmayın ... :)
ilk önce resimdeki kadının sivri bakışlarının ardındaki hüzün daldı içime... ki; bazı resimlere konuşur derim durduğu yerde çok şey anlatır gelir bana.
ve şiir...
tanıdık bir fon müziği eşliğinde bekledim dizeleri. ki ezgi yanık tenli bir infial uyandırır bende...
''ne kadar az ezberlersem gözlerini***** o kadar hafif sıyrıklarla atlatırım bu badireyi''
o kadar yer etti ki aklımda ezberledim hemencik. ağır yaraları şeffaf tüllerle örterler genelde! ki üzerindeki bere rahat etsin diye. ama yara derindir içindedir esas olanı biteni...
ve şimdiden içime yer edecek bu şiir diyerek, daha bir yanaştım cigaraya derin bir nefes, bir daha, bir daha , bir...
''Kör kelamlar onarsın fakat acıtmasın yüreğimi… Bilirim, bedeliyle ölçülür her AŞK…''
kırmızı tonlu bir ufuk noktasının güneşi öptüğü tablo var şimdi önümde bir ucunda boğaz rüzgârıyla kesişen derin nefesli bakışlarla birleşen.
ve bir kadın silueti fonda. yakaları uçuşan elbisesi gibi kömür desenli gözleri... ellerinde içinden suladığı bir demet eski zaman çiçekleri. ve arada basıyor deklanşöre ''kaçırdığı pozları'' düşünüyor belki çektiği çilelerle demetlenmiş belki de ''yanına çekemedikleri''ni!
biliyor ki herşeyin bir bedeli var. kapalı gözlerle yürek uçurur gibi martıları izliyor.
''Kör kelamlar onarsın fakat acıtmasın yüreğimi'' bilir gibi sesleniyor uzaklara!
belki özlemekti sevmek belki özlenmekti gitmek! kıymet bilindikten sonra ve bitmedikten, her şarkı bizimdir. aynı makama aynı anda nakarat tutmasak da!
ben hep aynı yerde durdum-sende- başka başka mekanlardan baksam da. bir nehir vardı içimde suyu tanıdık. ve hiç tanımadı , karışmadı başka sulara. ve her nehir gibi tek bir amacı vardı kavuşmak ummana!..
dilimde avutkan cümleler biriktirdim sana dâir. yorgun cüssemi devamlı denize sürükleyen... uzaklık ne kadar konsa da pencereme ben hep aynı şarkıyla durdum güneşe; hayatsa yaşamak beklemekti dayanmak. günler tanırdı birbirini ve sevmek sonsuza dek umut etmekti...
''Vuslat, en çok bir sonraki gelişini özlemekti…''*****
belki bazen portatif baktım esriyen zamana arada solgun nefeslerim oldu fakat bir şiir vardı içimde
ve
''Kapandı sanırken kanayan yaradır AŞK ! Ve yalnız seninle bahis mevzuudur…''
diyordu...
''Sen sevgili ! Geldiğin vakarınla gidemedin…''?
ve buraya kadar muhteşem hatta olağanüstü giden şiir bir hata etmiş bence! üstteki dizeleri teper gibi bir ters tezahür düşmüş şiirin orta yerine! iznin olursa ben düzeltip devam edeceğim! bence biraz aceleye gelmiş. geldiği vakarla gitmek! olmamalı burda ''gittiğin vakarla gelemedin ya da dönmedin olmalı'' ki şiirin tümü bunu imzalar gibi...
''sen sevgili gittiğin vakarla dönmedin''
ve tüm beklentilerin fâili olmak bir yana iki kişilik bir infialine de sebeb oldun aynı zamanda. aynı zamanda ayrı mekaanlarda olsak da kırılmamalıydı o umudun direnci, ve hep söylerdim
''AŞK tabiriyle; Sevdamın bekası esastı bu hikayede bilemedin…''
ve ben adını bile büyük harflerle yazarken bu bilmecenin( AŞK) hiç bilemedin demek ki o da adı gibi büyük adımlar isterdi. büyük yürekli adamlar ! şiirin dediği gibi; aşk hadislerinin tariflediği gibi;
''AŞK hadiseleri ona meydan okuyan kahramanlar ister !''
son zamanlarda okuduğum içine girdiğim içime giren en etkili en kuvvetli aktarımı olan şiirdi. ve Olgun Bey'in sesi de öyle yakışmış ki şiire şahane bir düet olmuş. değerli şairi ve aklımda kesinlikle yer edecek şiirini ve yorumuyla harmanlayıp yıldızlara asıyorum bu ölümsüz eseri.
saygı sevgi ve dâimi hürmetlerimle...
Serhat AKDENİZ tarafından 6/28/2012 12:06:59 PM zamanında düzenlenmiştir.
(özürr düzeltmelerim için,kılavyemde sıkıntı var, eksik basıyor. Ben de incelemeden yollayınca böyle düzeltme gereği duyuyorum. Ah bu tez canlılığım.) :(
Allahımmmmmm sen hep gel yaaa ve ben hep şiir yazayım o vakııt...
O dediğin cevherin elbette farkında değilim, çünkü donanım sıfır, edebiyat sıfır...
Ya parlamak en sevdiğim ifade biçimi Nebihaaaa... Sağol tatlıcan sağol... İnsanı yüreklendiren farklı bir mizacın var senin hem hatırlıyorum şu // işaretleri ne kuzum dediğin zamanları...
Sen yine de hatamı söyle ki bir daha yapmamayayım, hep beğeni hep beğeni olmasın...
Bi kere gerçekten güzel bir kaıdnsın tamam, görüntü olarak, ama seni biliğimdne beri hiç dğeişmeyen o sımsıcak kalbin sahibisin, artı şiirlerinin her biri bir öncekinden çok daha güz oluyor sen de bunun farkında mısın?
Asla dost sayası deyip de göz ucuyla okumuyorum şiirleri. Sende ki süper ilerleyişin öyle iyi farkındayım ki... Çünkü okuduğum her şiiri iliğine kadar okuyorum.:)
Yani sevgili Seçil' im, sende bir cevher var ve her seferinde biraz daha parlıyor.......
Ne kadar da az ezberlense gözler ne kadarda kaçmaya unutmaya çalışılsa Gönül dür bu çaresiz insanın hayalinden gitmez. Yüreğinin sesi daim olsun dilerim
"Ne kadar az ezberlersem gözlerini O kadar hafif sıyrıklarla atlatırım bu badireyi !" Aşkın benlikle olan zıtlığının "ezber" ve "badire" betimlemeleriyle ifadelenişiyle çok doğru bir noktadan başlamış şiir...
"Kör kelamlar onarsın fakat acıtmasın yüreğimi… Bilirim, bedeliyle ölçülür her AŞK…" Kör kelamların onardığı bir yürek ve bedeli bizzat yürek olan bir olguya yapılan harika vurgu.Sevilenin kör kelamlarını dahi merheme dönüştüren duygu.
"Bir ömür duyduğumuz hasretin eteklerinden Hınçla tutunduk birbirimize Her hicretinde topraklarıma Vuslat; en çok bir sonraki gelişini özlemekti…" Hasret ve hınç...susuzluğa susamak gibi bir şey,doyumsuz bir sahranın çığlığı.Ve kutsallığının hicrete yüklenmiş tanımı, çok yerinde ve derin.Gitmek,terk etmek manasına gelen bir kelimenin vuslatla bütünleşmesi, aynı iklimden güle düşen can damlaları gibi.Bir sonraki gelişini özlemekle yine hasret,yanındayken bile sevilene duyulan hasret...duygu yoğunluğunun ve şiirin sesinin gittikçe arttığını hissediyoruz.
"Sen sevgili ! Geldiğin vakarınla gidemedin…" Gidememek, sevilenlerin hiç mi hiç beceremediği iş, çok güzel bir tanımıyla karşımıza çıkıyor bu dizelerde.Evet giden,hiçbir zaman geldiği vakarla gidememitir.Ya gözlerini,ya kokusunu, ya ellerini ya da yüreğini bırakmıştır ardında.
"Unutma... AŞK hadiseleri ona meydan okuyan kahramanlar ister ! " Finalde aşkın özetiyle kalem meydan okuyor: yüreğin yetmiyorsa karşıma çıkmayacaksın...
Çok güzeldi sevgili Seçil, yüzeyden bakıldığında dibi görünen,ancak içine girildiğinde dipsizliğinin anlaşılacağı berrak bir suyun karşı konulmaz cazibesi diyebilirim bu şiir için ben.Ve de tam puanımı veririm:) Sevgilerimle değerli yürek...
"Kapandı sanırken kanayan yaradır AŞK ! Ve yalnız seninle bahis mevzuudur…"
Alıntı yaparak başladım yorumuma Adaş'ım, Böylesi uygun olabilirdi ancak.. Hep böyle değil midir?
Kapandı sanırken, yeniden başlar hatta hiç yaşanmamış gibi... Her satırı okunası, Tebrik ederim Adaş'ım, güzel yüreciğinden öperim :) (Gülümsemeden geçmek olmazdı, şiir hüzün sarsa da)
Duygulu şiirin güzelliği ilk okunuşta işte bu şiir dedirtiyor…
Şiir tadında kutlarım…
…………………. Saygı ve Selamlar…