SEKİZ MARTHani sabahları dikiliyorsun ya başucuma "geç kaldık" "hadi kalksana" diye azarlarca alelacele toparlanıyoruz pantolonlar bir odada kazak salonda akşamdan kalma sarhoş çoraplar koltuk altında... Hakkını yemem asla kahvemi pişirir, ekmek arası birşeyler, tepsiyle hep salon sefamızda ama ne olur ara sıra da başımı okşa Sonra sonra dökülüyoruz elimizde valizlerle sokaklara başlıyor taksi kovalamaca şöför asabi hava yağmurluysa yükümüzü görünce başlıyor kalaylamaya şeytan diyor ki "git al bir araba" cepte metelik olmasa da Velhasıl varıyoruz bir şekilde pazara tezgah araması, kira kavgası derken yeni güne döküyoruz bohçadan ne çıkarsa O kaç para, bu kaç para al gülüm ver gülüm tıkırtısı kuruşla soğuktan en çok kazanan çaycı amca Müşteri bizden beter her şeyi almak istiyor üstelik bir liraya oysa daha bot bile alamadık ayağımıza Karanlık çökünce fırçaları toplamak en zor vazife üzerindeki saçlar dile gelirken kimilerin gözleri üzerinde Bir köşede sayıyoruz zulayı üç-beş kuruş çıkmışsa çorba parası düşünüyoruz kara kara yarına alınacak malları suratlar asık, bedenler yorgun ağır ve suskun adımlarla varıyoruz şatomuza Bir tabak salata, bir tencere makarna balık-rakı yine ertelendi diye gülüyoruz kahkahalarla... Sonra sen kanepede ben koltukta dalıyoruz uykuya yine okşanmıyor benim kafa başım ağrımasa da yaştan dolayı romatizmalarımla başım hep belada Ne olur yarın sabah beni uyandırma kadınlar günüymüş diyorlar belki adımı belki analığımı belki kadınlığımı belki- belki ne bileyim işte bir şeyler h a t ı r l a r ı m kutlamaya gelince; bilmiyorum ki varmı ki öyle bir hakkım..? ayşe yayman |