ÇAREN Mİ VAR
Bir gün Azrail ani kapıya çalınca,
Hak emri olan ecelini duyurunca, Son dileğin nedir diye sorulmayınca, Gidiyorsun artık gitmemeye çaren mi var… Bunca zaman neler, neler yaptın, Hayat boyu kendini etrafa attın, Benliğini unutup nefsine taptın, Sanki götüreceğin malın mı var.. Üç günlük dünya da ne yaptın buldun, Tam güleceğim derken birden soldun, Gidiyorsun bak sende yolcu oldun,, Sanki dünya da baki olup kalan mı var… Har vurup yellerde harman savurdun, Dünya da taşlar üzerine taşları koydun, Ahreti köşeye atıp, hepsini unuttun Mezarlıktan başka gidecek yenin mi var…. Yüklendin bunca dünya şevk zevkini, Kendinde bildin hep unuttun diğerlerini, Bir içimlik su gibi bitirdin hepsini, Hayatta yok olup gitmemene çaren mi var.. Hep dille söyledin kalben uymadın, Nasihatleri dinleyip ders almadın, Bu dünyada sen mi baki kalacaktın, Kal deseler de kalmaya dermanın mı var.. Yaşadın işte bunca zaman ne götürdün, Hepsini götüreceğim diye bir, bir süpürdün, Herkesi hiçe sayıp sadece kendini güldürdün, Mizan terazisine koyacak az amelin mi var… Yaratan emretti bak seninde sonun geldi, Azrail elinde fermanıyla bu emri söyledi, Şu an yaşamının sonu ölüm anı geldi dedi. Karşısında el aman demeye dermanın mı var. Son pişmanlıklar hiçbir fayda etmiyor. Her fani geldiği gibi toprağa gidiyor, Gel geç dünyası işte gelip de geçiyor. Mekanın topraktan başka gidecek yerin mi var… |