mukavva
renkler, dokular, sesler, şekiller
dünyanın tüm gizemleri içindedir senin içimdedir benim onca kalabalık kurumuşta bir tek ben mi hissederim eyvah! ağzım açık bakamam da nesnelere belki renklerde konaklarım senelik izinlerde patrondan aldığım yerine bir türlü koyamadığım hayatımda hayatında böyle işte, karga tulumba hayat mı bu? yoksa biz yaşıyoruz mu? ben farkedemedim, 39 yıl oldu sen biliyorsan eğer, üşenme birde bana göster çocukları öpüyorum yanaklarından çaresizim belki bir şeyler koklar elma yanaklarından katarım bedenime büyücü bunlar büyücü ve yaşlandıkça da ölücü... ergenlikle gelen hevesler o göç mevsiminde vurmuştu hepimizi. elimizdekinin tamamı kaydı gitti de oralı olamadık ve kaydolduk boş hedeflere arka dünyalar kirli çamaşır sandıkları çeyiz sandıkları sandıklar sandığımız arkamızdan vurduk arkanızdan vurulduk yaşıyorum sanırken o rüyadan hangi zaman uyandıysak işte o zaman cenaze namazıma da durduk kendi cesetlerimizin kokuları üzerimde nedir bu çile nedir bu sefalet nedir bu rezalet silkinmekle düşmüyor acaba yüzüm var mıdır karşımdakine bakabilecek. Allah bizi affetsin 19 Haziran 2012 |