(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Evire Çevire şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Evire Çevire şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Vanlı bir öğretmen tanıdığımın anlattığı gerçek olayı düşünüyorum, evire çevire deyince..:)İki birbirine kan davası güden aile varmış. Yıllarca birbirine etmediklerini bırakmamışlar. Derken bir gün ailelerden birinin bir yığın kötülük yapmış olan büyük ve yaşlı ferdini, diğer ailenin gençleri bir köşede sıkıştırmışlar. Bizim aile büyüğü bakmış ki artık kaçış noktası kalmadı.İllaki başına bir olay gelmek zorunda.Belki de dünya değiştirecek.O cübbesiyle onca gence nasıl karşı çıkacak!Şöyle bir çevresine bakınarak demiş ki ‘’Durun, bakın hele.Bizim oralarda ağanın tek yerine vurmazlar.Her yerine vururlar.Sakın ha, sizde eksik etmeyin.Ağayı elinize alın.Evire çevire dövün.’’ Çok hoş bir şiirdi .Herkes istediği yönden bakarmiş. Bende bu yöne baktım.Olmaz mıSaygılarımla.
Günün anlam ve önemi (ve Defter'e düşen Benim babam şöyleydi, benim babam böyleydi yazıları) bana bu yazdırdı. Babanıza olan düşkünlüğünüzü biliyorum ama çoğu baba sizinkine benzemiyor. Sevgilerimle.
Resme takıldım bir süre. Bir kere daha emin oldum ki, çocuk kini, öfkesi ve şiddeti yetişkinlerden daha kuvvetli ve ölümcül. Korkarım "masum değiliz hiç birimiz."
Orhan Baba, bizim arabesk kralımız olan değil tabi. Çocuğunu keyif için döven bir baba. Öyle ki baba bile denmiyor ona: Orhan.
Ölümden döndüğüm gün sekiz yaşındaydım, ortada bir kabahat vardı ama babam da ben de suçlu değildik. Sonra ikimizde ağladık.
Babalar annelerden daha ihtimamlı olmalı bence. Babadır o. Ötesi var mı?
Git bir öykü yaz dedi şeytan.
Sizin şiirlerinizin özelliği bu: İnsanın aklına birşey getiriyorsunuz mutlaka. Önemli birşeyler.
Hayır yanılmadınız. Ben Akrep Burcunu bir roman adı olarak algıladım:) Hay Allah! Sekizinci evin ölümle ve okült bilimlerle ilgili yönlerini ele almayı düşünüyorum. Fakat sezdirmeden. Nasıl yapacağım konusunda da henüz fikrim yok sayılır. Çalışmalara devam yani.
O zaman henüz pek birşeye benzemeyen roman kesitime eleştirinizi bekliyor olacağım:)
Yanılmıyorsam bir yoruma verdiğiniz yanıtta romanın astrolojik yönünden bahsetmiştiniz. Adı da Sekizinci Ev olunca ister istemez güneşin sekizinci evi, Akrep burcu ile ilgili olduğunu düşndüm. Yanılmışım.
Yanılmıyorsam bir yoruma verdiğiniz yanıtta romanın astrolojik yönünden bahsetmiştiniz. Adı da Sekizinci Ev olunca ister istemez güneşin sekizinci evi, Akrep burcu ile ilgili olduğunu düşndüm. Yanılmışım.
Sizin şiirlerde bir şeytan tüyü kesinlikle var. Çünkü öykü yazmayacağım derken, bir şiiriniz geliyor. Ya da bir yazınız. Öykü başka bir dünya. Romandan daha derin bir aşk. İster istemez, yazmalıyım diyorum içimden. Bu duyguyu yalnızca sizin öykülerinizde ve Ahmet Büke öykülerini okuduğumda yaşıyorum.
Akrep Burcu romanı ne bilemedim şimdi. Ama sizin okuyup değerlerndirdiğiniz çalışmalar şanslı bence. Çünkü edebi eleştiriler artık neredeyse sıfır bu sitede. Çünkü tahammül eşiğimiz çok düşük.
Bu ara öykü yazmayı düşünmüyorum. (Ne kadar saçma bir cümle. Sanki yazmak işi organize bir işmiş gibi.)Ama sizin öykülerinizi kaçırmadığımı bilmenizi isterim.
Öncelikle belirteyim: Git, öykü yaz diyen şeytan, ben değilim (Karıştırma olmasın diye söylüyorum).
Resim, dikkatli bakılınca daha da anlam kazanan türden. Kavga bir mekanda olmuyor, çocuklar sürekli bir yer değiştirme içindeler (Bu arada kuzenler). Fotoğrafçı da habercilik aşkına onları takip ediyor, müdahele etmiyor. Başlı başına bu da öykülük.
Şiddetin insan doğasının bir parçası olduğuna inanıyorum. Bunu belirli sosyal kurallarla sınırlandırmaya çalışıyoruz. Daha sonra öğretilmiyor, sadece tekrar açığa çıkarılıyor.
Orhan ise babadır, ağabeydir, kuzendir, kocadır, arkadaştır. Ünvanı ne olursa olsun sizi döven kişidir; tıpkı birçok baba gibi. Babam bana fiske vurmadı cümlesi bile baba şiddetinin kabullenilmesini gösterir; askerde dayak yemedim demek gibi.
Yazarsanız çarpıcı bir öyküyle çıkageleceğinizden eminim. Akrep Burcu romanıyla da ilgili yorumum olacak. Ama bununonun sayfasına saklıyorum. Saygılarımla.
Orhan Kim? Baba mı, ağabey mi, Kuzen mi? her kimse yinede baballar günü kutlanacak kadar seviliyor.. Bu arada Babalar Gününüz kutlu olsun Sıradışı Şair' im..:))
Orhan bunların hepsi. Orhan civarımızda. Evlatlarını döven babaların Babalar Günü kutlanıyorsa, Orhan niye geri kalsın? Onun başı kel mi? Saygılarımla.
Orhan her yerde. Şaka yaparken bile ''Döveyim mi seni?'' demesiyle tanırsınız onu. Baba, koca, ağabey sıfatlarıyla civarınızdaysa onu reddetme şansınız da kalmıyor. Siz çağırın Orhan'ı, ben kaçtım. Saygılarımla.
Çocuklar şiddeti öğreniyor mu, yoksa içlerinde var da biz onlara bastırmasını mı öğretiyoruz? Birisi söylemese Kendine yapılmasını istemediğini başkalarına yapma fikrine gelebilir miyiz? İster istemez çocuklardaki şiddetin doğası denince Nobel ödüllü Golding'in Sineklerin Tanrısı romanı geliyor.
Yalnız resim sizi yanıltmasın. Şiirdeki Orhan gerçekten çocuğun yaşıtı mı?
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Saygılarımla.
Çok hoş bir şiirdi .Herkes istediği yönden bakarmiş. Bende bu yöne baktım.Olmaz mıSaygılarımla.