Askıntı
Kafamın dumanlı olmasına izin vermiyorum
çünkü; istemiyorum boğulmanı. az önce bi duble rakı yaktım, sigarayı fondipledim. sarhoştum ve gülümsüyordum. sana geldim, suratını astın.. sonra ben bardakları bitirdim.. Bir bardak daha doldurdum ve seni aradım. Sesin duyuldu tek kişilik masamın öbür tarafından. sesin duyuldu ve tek bir bardak bile kırılmadı. bardakları kırabilecek kadar güçlü değildi sesin ama kalbimi kırmaya yetebiliyordu.. seni seviyorum dedim, o çok sevdiklerinin yüzüne bakarak,dönerek yani onlara yüzünü.. bana alaycı bir gülüş attın. sevindiğimi ve gülüşünün içindeki o alaycı tavrı anlamadığımı gördün, suratını astın.. biten bardakların dibini yudumladım.. bu,burada kalmaz! dedim. Merak etme, ben sana daha anlamlı şiirler yazarım da yine gülümsetirim o asılan suratını.. elimden her iş gelir benim, senin elin de geldi daha önce. hatta gitti de.. elin gitti ve ben çaresizlikten ağır küfürler ettim sana. çok ağır şiirler yazdım. hepsini okudun, suratın asıldı.. biten bardakları devirdim.. dağınık olduğumu bilirsin. ama şunu da bil ki; ilk defa senin için toparlamıştım kalbimi. toparlamıştım çünkü, içinde rahat edebilmen için boş alan gerekiyordu. kalbim şimdi çok kalabalık.. boş olan bir odam var, bir de seninle dolu olan aklım. bunu dile getirdim, suratın asıldı.. biten bardaklara yumruk attım.. hesap sordum beni terkeden geleceğime ve mutsuz olmama neden olan herkesin, gelmişine geçmişine sövdüm. küfür eden adam ya çok yalnızdır, ya da çok fazla terkedilmiş.. Şükür ki, yalnız olmadığım günlerde dahi, herhangi bir bayan portresiyle doldurmadım duvarları. duvarlarım hep boştu. pahalı resim tabloları alacak kadar zengin değildim ve bu yüzden her zaman, suratımı astım.. İlker Gelik |