çeşmenin başındaydı o yar
bedeller var ödenmesi gereken hayatlarda
biliyorsun da ödemek istemiyorsun dünyanın en sade şiirini yazacağım severim sadesini belki ondandır okumadan yazıp yazdıkça okuyorum ne garip, yeni farkettim van gogh’u besteledim albinoniyi tuallere çizdim schopenhauer da okudu ben ben değilim, sen beni yanlış anladın o sen ben tersten oku istersen aynı sokağa çıkar bu yollar hep aynı dünyaya geldiğimden beri... senin için farklı mıydı sanki? ya öncesi seksenlerin türk filmleri kadar sıkıcıyım farkındayım yeni türk ırkıyım, geliyorum yollardayım fatih devretti sana şanlı tahtını sen; keyfini sür! alaman arabalarında geziyorum havam yerinde ve çarpılanları eziyorum mutluyum! (mutlu muyum? o zaman neden hiç duramıyorum yerimde) düşüneceğim de hele bugünü bir savuşturayım çok önemli işlerim var bakarım mısralara boş boş, bozkırlardan tüter dumanı gürültüsüyle hele kendimi kurtarayım bugün yarını ve ertesinde yine aynı gündeyim, buluşalım ve karışalım kalabalıklara sarılıp, baş sallayalım durma durma haydi bugünü de kovalayalım ben giderim o gider ki sonu yoktur bu yolların çıkmaz yollarda kayboldum çıkışları arıyorum sanma sakın ne önde ol ne geride dedi büyüklerim ’vardır bir hikmeti’ de sende bana, olur mu? sen var ya ah sen yaktın, yıktın tek sorumlusu sendin bu yaptıklarımın (yaşasın!) der avuturum da yetmez ardı gelir bu tünellerin, bu karanlıkların bilmem neden? ki farketmiyor zaten tek hususiyetim varsa o da hiç merak etmemem... dir... bir şiiri daha bitirdim (laf aramızda) püfffff! ne gündü be! şu elimi yüzümü bir yıkayayım. 14.06.2012 |