1 OCAK
Günün kapıları açılır
dilin kapıları gibi, bilinmeyene. Dün gece anlattın bana: Yarın imleri düşünmek zorunda olacağız, görünümü çizmek, planı tasarlamak çift katlı sayfası üzerine kağıdın ve günün. Yarın, yaratmak zorunda kalacağız, yeniden bu dünya gerçeğini. Gözlerimi geç açtım. Saniyenin bir anı için Aztek’in duyumsadıklarını duyumsadım, uzanıp beklerken dağlık durunun kıvrımında ufuktaki çatlaklar arasından zamanın kesin olmayan dönüşünü. Fakat hayır, yıl geri dönmüştü. Bütün odayı doldurdu ve bakışım neredeyse dokundu ona. Zaman, bizden yardım almadan, yerleştirmişti tıpkı dünkü düzen içinde boş cadde üzerine evleri, evler üzerine karı kar üzerine sessizliği. Yanımdaydın, hala uykuda. Gün yaratmıştı seni fakat henüz onaylamamıştın gün tarafından yaratılmayı. -Benim yaratılmamı da belki. Bir başka gündeydin. Yanımdaydın ve gördüm seni, kar gibi, görünüşler arasında uyuyan. Zaman, bizden yardım almadan, evleri yaratır, caddeleri ağaçları uyuyan kadınları. Gözlerini açtığında yürüyeceğiz, bir kez daha, saatler ve yarattığı şeyler arasında. Görünüşler arasında yürüyeceğiz zamana ve birleştirdiklerine tanık olacağız. Belki günün kapılarını açacağız. Ve sonra bilinmeyene gireceğiz. Cambridge , Massachusetts, 1 Ocak 1975 |