Yeniden Doğmuş
Yağmur yağıyor. Yağmur, yağmur! diye haykırıyor bir köy
sevinç içinde ve doğuyor, atılıyor ileri ekin ekmek için, hâlâ salıntısı içinde açlığın, ak gün-ışığı sağ gözünde, solunda kara gölge, ayrılmış ve toplanmış bir köy, çuvallardan ve hurma-ağacı yapraklarından bir alay, toprak renkli, emekleyen, nihayet tutunmuş su-birinkitilerine tanrı yumurtalarının. Teşekkürler Sizlere, tanrılar: Yağmur yağıyor. Sabrı öğretin bizlere, tanrılar, kolay kırılır ekin sapı hastalıklı başaklar üretir, bir günde dönüşmez tahıl yiyeceğe. Kardeşim tahta bir maşrapa çalmıştı, ıslatarak fırlatıyor dayı tartıya pamuğu: bir kilo daha! Ve kim tükürmez ki ağanın arabasına? Annem lânet yağdırıyor babama ve tüccara romatizmaya ve borçlarına, babam anneme çaydaki sinekler yüzünden. Diyorlar ki, sarhoş olduğunda temizlikçi adam yiyiyormuş kendiliğinden ölmüş davarların etini kunduracı loncasında. Sütçünün kızı yabancılarla yatmış, ama parıldıyor uykumun derininde boynu, beli, ayakları, büyüleyen şıngırtılı halhalları. Teşekkürler Sizlere, tanrılar: Yağmur yağıyor. |