Beni Düşün, Unutma
Ay doğarken bir söğüdün ardından,
Göl yüzünde sisli bir esintiyle, Akşamın göğsüne hüzün serperek, Ve yağmurdan geceye Çiçekli perdeler çekerek, Beni düşün... Beni düşün, unutma... En umarsız, en mutsuz gününde, Bağrına bir yumruk çökeldiğinde, Ve dağların mazlum ateşi, O güzelim saçlarına, Cayır-cayır yanıp ulaştığında, Beni düşün... Beni düşün, unutma... Beni düşün bir kavganın içinde; Helal bir ekmeğin peşinde... Ve kurtlardan arta kalmış yüreğimin, Can çekişen o son parçasını da Sana sakladığımı bil!.. Bil ki haykırırcasına, Bu esir gövdemi yakarcasına, Kavuşmak için o serin bağrına, Ateşten bir yol arıyorum... Kar yağarken mor dağların ucundan, Sol yerine sessiz bir iniltiyle, Yastığın yüzüne yaşlar dökerek, Ve akşamdan gizlice bir ah çekerek, Beni düşün... Beni düşün, unutma... Kan kızılı bir gelincik seherinde, Sırtıma kahpe bir hançer indiğinde, Ve bu gencecik ve bu hemencecik ölüm, Çığırtkan bir gazete başlığında, Çığlık-çığlık sana kavuştuğunda, Beni düşün... Beni düşün, unutma... Beni düşün, şehre her yağmur yağdığında, Islak ve kırılgan bir türkünün içinde... Göğsünden dudaklarına doğru, Sancılı bir isyan kabardığında; Bastırarak kalbini avuçlarınla Sesini okşadığımı bil!.. Bil ki yalvarırcasına, Uzayan yollara dağılırcasına, Sonsuz bir mahşerin ortasında, Bir zemzem suyu gibi, Seni, seni özlüyorum... |